Futbolda maalesef iyi oynamak size puan kazandırmıyor ya da hakkınız bu değildi diyerek kimse size kanaat notu kullanıp puan vermiyor.
Maç bitip tescil edildiğinde tabelada yazan neyse ona razı olmak durumundasınız.
Gs maçında şanssız mıydık?
Evet.
Puan ya da puanlar alabilir miydik?
Kesinlikle.
Ancak bu görüşler maalesef iki maçta sıfır puan çektiğimiz gerçeğini değiştirmiyor ki an itibarı ile 11 mağlubiyet ile ligin en fazla mağlup olan takımıyız.
Bakacak olursak bana göre Kemal hoca geldikten sonra iyi futbol oynama ivmemiz ikinci yarının ilk iki maçı olan Malatya deplasmanında da, Gs maçında da devam etti.
Ancak yine bana göre, Malatyaspor’un en önemli iki oyuncusu olan Boutaib ve Sadık’ı satıp, Guilherme ve Adem Büyük’ten yoksun, Erol Bulut’un ‘çok eksik ve transferden yoksunuz’ açıklamaları ile maça çıkması, Gs’de yönetimle Fatih Terim ve taraftar arasında süregelen transfer yapılmaması ve forvet eksikliği gibi sebeplerle yaşanan kriz ortamı sebebiyle krizdeki bu iki takımın maçlarından puan ya da puanlarla ayrılmalıydık.
***
Gs maçının detaylarına gelecek olursak;
Bana göre bu maçtaki en büyük şanssızlığımız Gassama’nın sakatlanması ve son periyotta oyunu 10 kişi oynamamız oldu.
Diğer şanssızlık olarak bahsedilen konular bana göre tercihlerimizin sonucu oldu.
Elbette ki penaltı kaçar, Borges’e hiç sözüm yok.
Ancak Antalyaspor maçında öyle penaltı attığını gördükten sonra, topu alıp penaltı noktasına gittiğini gördüğümde neden Serdar Gürler değil, Castro değil de Borges diye içimden geçirdim.
Peki, tüm maç içinde olumlu hareketler yapan ve oynadığı kanadı gayet iyi kullanan Serdar mı ilk olarak oyundan çıkartılmalıydı?
Yani işin özeti; evet şanssızdık ama bazı noktalarda da şanssızlığımızı biraz kendimiz yarattık.
Bu duruma sadece bu maçta değil, kaybettiğimiz diğer maçlara da dönüp baktığımızda göreceğimiz üzere; kadro yapılanmasında yaşadığımız sorunlar da sebep oluyor.
An itibarı ile sol bekte 3’ü yabancı 4 oyuncu bulundururken, geriye düştüğümüz maçlarda Jerome’un yanına ya da alternatif olması adına onun yerine koyabileceğimiz ekstra ikinci adamımız bile bulunmuyor.
***
İzmir’e gelip burada cenneti gören, maç içerisinde bütün yedek kulübesiyle top yekün ayağa kalkıp neredeyse sahanın içine giren ve buna göz yumulan, taça çıkan topa, teknik direktörü vole çakan ama ikaz dahi almayan, oyuncusu sakatlanan bir takıma topu vermek yerine, kornere yakın bir noktada taça atıp baskı kuran bir zihniyete verilecek en güzel cevap; evire çevire yenip kendi şehrine postalamak olacaktı, maalesef olamadı…
Özetle;
İki direk, son dakikaları 10 kişi oynamak şanssızlık olarak nitelendirilse de şunu da unutmamak gerekir;
Şans, hazırIıkIa fırsatın karşıIaştığı köşe başıdır!
Fırsatları yakalamışken bu şımarık zihniyeti başı önde evine gönderemediğimize üzülmemek içten bile değil…
Sonraki maçlarda köşelerden mutlu dönmek dileğiyle,
Göztepe’ye ve şehrimize sadakatimiz, ŞEREFİMİZDİR!
Süleyman YENGİL