Beşiktaş maçından beri ulusal medyadaki uyanışı hepimiz keyifle ve birazda bıyıkaltı gülerek izliyoruz. Mehmet Sepil’e Mustafa Sepil diyeni mi ararsın , Bayram Bektaş’a Bayram Tutumlu diyeni mi ararsın ,  Berkan zaten hep Berkay.  

Borges bu sene mi geldi diye soran , golden sonra forması gösterilen Traore kim acaba diye düşünen , Gassama’yı Alanyadan aldığımıza şaşıran,  Castro 2 sokak aşağıda oynarken nasıl da göremedik diye dövünenlere mi gülersin , vay be orta sahaya bak Poko-Borges-Castro derken aslında o bölgedeki as oyuncumuzun 2.ligden gelen Alparslan olduğunu bilen sadece 1 tane yorumcu (Serkan Rençber) olmasına mı gülersin.

Ulusal medya , şu an bir uyanış ve buna bağlı olarak garip bir şaşırma evresinde , bu evre biraz daha sürecektir muhtemelen , bu sürede biz maçlar kazanacağız , kaybedeceğiz , sıralamadaki yerimiz değişecek vs vs. 3 İstanbul takımının rezil hallerini konuşurken hep dönüp , hocam bir de Göztepe gerçeği var diye bizi konuya dahil edecekler önce , sonra hakkımızda birkaç yüzeysel yorum , İzmir’in sempatik takımı , lige renk katıyor falan filan bir süre işler böyle gidecek. Bizim 1-2 yıl öncesinden gördüğümüz bugünleri onlar şimdi farkederken , bizim şu an gördüğümüz 2-3 sene sonrasını ise muhtemelen yaşayarak öğrenecekler.

Aslında benim bugün bahsetmek istediklerim , skorlardan , ligdeki başarıdan , hayalini kurduğumuz hedeflerden daha başka. Maç sonuçları , ligdeki sıralamamız beni ve sizleri tabiki çok mutlu ediyor ama ben geçen yılın başından beri maç öncesi , maç sonrası ve maç içinde özetlerde göremeceğimiz ufak tefek ama başarının asıl sırrını ortaya koyan gelişmelerden daha çok mutlu oluyorum , hatta daha iyi ifade etmek gerekirse benim takıma olan aidiyetimi arttıran , gururlandıran şeylerden bahsetmek istiyorum.

Cameron Jerome , İngiltere dışına ilk defa çıkıyor, kafasında onlarca soru işareti ile Türkiye’ye geliyor , takım yaz kampını bitirmiş , eskiler yeniler kaynaşmış , lig başlayalı 3 hafta olmuş. İngiltere’de yaşarken muhtemelen Göztepe’yi tanımıyordu ama Beşiktaş’ı biliyordu. Beşiktaş’a güzel bir gol atıyorsun , maç Pazar 19.00’da ,sadece Türkiye’de değil , yabancı anlatımla yurtdışında da yayın var, yani vitrin açısından harika bir ortam, yap şovunu , at taklanı, seyirciye koş, kameralara koş…. Hayır o bunu yapmıyor , kimsenin etkisinde kalmadan, kimse ona gel al formayı demeden, ilk yaptığı şey yedek kulübesine doğru koşup koşarken de formayı verin işareti yapmak , sadece 2 aydır tanıdığı Traore’nin formasını alıp havaya kaldırıyor…

Andre Castro , önemli bir maç öncesi ulusal basına röportaj veriyorsun , kendinden bahset , bu seneki performansından bahset , bir hafta önce gol atmışsın , asistlerin var onu anlat… hayır o bunu yapmıyor. Konya maçında şiddetli yağmur altında sırılsıklam olacağını bildiği halde , yolda çile çeken , tribünde çile çeken ve hiç küfür etmediği halde ceza alan taraftarımıza üzüldüğünü anlatıyor…

Beto Pimparell , penaltı kurtarmışsın , belki de maçı kurtarmışsın, takımın yıldızısın , bütün gözler kameralar sende , maç sonu röportajı var, anlat işte ne kadar iyi olduğunu , sakatlığını sorduklarında önemli değil , haftaya oynarım kimse merak etmesin de… hayır o bunu yapmıyor , ben olmasam Göktuğ , Göktuğ olmasa Eren var diyor , ben olmasam da bizim kalemizde sorun olmaz diyor..

Halil Akbunar, sözleşmen hala uzatılmadı , her maç sonrası mikrofonu uzatan kokuşmuş İstanbul medyası neredeyse hangi takıma geleceğini soruyor , yaksana biraz yeşil ışık , Jahovic gibi konuşsana , yönetime de dolaylı mesajlar göndersene , burada mutluyum ama geleceğimi de düşünmem gerek desene… hayır o bunu yapmıyor , burada mutluyum , sözleşme konusunu hiç konuşmadık , başkanımız hakkımı verecektir , yıllarca burada kalmak istiyorum diyerek kapıları kapatıyor…  

 Yasin Öztekin , sen Gs’den geldin kardeşim , burası İzmir , sal kendini biraz , ismin var nasıl olsa , sen nargileciymişsin , alemlerin adamıymışsın…. Hayır neden böyle davranmıyorsun , sana yakışıyormu instagram hikayelerinde çocuğuna ödev yaptırırken, onun okul etkinliğine katılırken görüntü vermek, sanki futbola yeni başlamış gibi hırs yapmak , her röportajda çok daha iyi olacağım demek

Celso Borges , Tolgay ayağını kırmaya çalıştı , at kendini yere , bağır avaz avaz, bırak maçı git Tolgayın üzerine yürü , kavga çıkart… hayır o bunu yapmadı çünkü bunu yapacak karakterde biri olmadığı için 3ay önceki dünya kupasında oynayan milli takımının kaptanı ve bunu yapmadığı için yıllarca la liga’da oynayıp takımdan ayrıldığında arkasında üzgün binlerce taraftar bıraktı…

Geldiğinde hepimiz seni tefe koyduk , bu kim dedik , ne işi var burada dedik , neden bize küsmedin Alparslan Öztürk , neden 40 yıllık Göztepeli gibi seviniyorsun, neden bizi utandırıyorsun..

Bayram Hocam , seni de beğenmedik , aslında biz Tamer Tuna’yı da beğenmemiştik ama o bizi utandırmıştı ama biz yine de ders çıkarmadık bundan , sen geldiğinde de burun kıvırdık sana , 4-6 hafta süresi var dedik.  4 yabancı dili var dediler , burası tercüme bürosu mu dedik. Ümraniye’de güzel işler yaptı dediler, Ümraniye kolay onlarda taraftar yok baskı yok tabi başarılı olur dedik. Süper ligde ilk tecrübesi dediler , biz deneme tahtası mıyız dedik. Biz konuştuk sen çalıştın hocam , biz eleştirdik sen çalıştın hocam , biz sevindik sen çalışmaya devam ettin hocam , biz gururlanmaya başladık sen hala çalışıyorsun , galibiyeti Atalay abimize hediye ediyoruz diyorsun…

 Biz mahcup bakışlarla seni ve karakterli oyuncularını alkışlıyoruz hocam…

Mehmet Altan

24.10.2018