(Televizyon gelirlerini dağıtırken) Üç büyüklere: Haklısınız, alın paraları. Karşıyaka ve diğerlerine: Siz de haklısınız ama havanızı alırsınız. Ülker ve Efes'e: Haklısınız. Hem paralarınıza el koyduk hem de kamuoyunda sizi zor durumda bıraktık ama ne yapalım. Oldu bir kere... ''Ti-bi-el'' nedir? (Cırtlak bir ses) Yanıt bekliyorum!.. Aa! Reklammış bu. Neyse! ''Biz'' de yol koşullarını bilemeyebiliriz ama bu sorunun yanıtını biliyoruz: ''Ti-bi-el'' Türkiye Basketbol Ligi'nin kısaltılmış adıdır; ''TBL'' nin Amerikanca okunuşudur. Neden ''te-be-le'' değil de ''ti-bi-el'' olduğunu ise basketbolun başına yıllardır tebelleş olanlara sormak gerekir... Bir soru daha. TBF nedir? Yok hayır! Bilemediniz. Türkiye Basketbol Federasyonu'nun kısaltması değil, ''Türkiye Basketbol Fırıldakları'' nın kısaltmasıdır. Hepsi bir araya toplanmış, fırıl fırıl dönüyorlar. İşte birkaç örnek: (Amerika'dan dönüşte) Dünya Şampiyonası'nda başarılıyız da diyemeyiz başarısızız da... (Acie Earl olayında) Galatasaray da haklı Darüşşafaka da. Evet! Darüşşafaka cezalı oyuncuyu oynatmış ama elinde Federasyon'dan aldığı bir belge var. Ne yapalım? Bu sayılmaz. Maçı tekrar oynayın... (Televizyon gelirlerini dağıtırken) Üç büyüklere: Haklısınız, alın paraları. Karşıyaka ve diğerlerine: Siz de haklısınız ama havanızı alırsınız. Ülker ve Efes'e: Haklısınız. Hem paralarınıza el koyduk hem de kamuoyunda sizi zor durumda bıraktık ama ne yapalım. Oldu bir kere... Böyle başa böyle tıraş! Böylesi karmaşık ilişkiler içerisinde olan bir Federasyon'dan sağlıklı kararlar almasını nasıl bekleyebiliriz ki? Koltuk kavgası bu! Kolay değil. Taviz vereceksin. Ne demişler? İyilik(!) yap denize at. Bir gün oy olarak döner sana. Ya da.. Federasyon'da görev ver. Vakıfta aklanma olarak döner sana... ''Vakıf'' dedik de... Bakın aklımıza ne geldi? Efes Pilsen-Benetton maçında Marconato 'nun elinde kalan çemberi Basketbol Federasyonu'na kim satmış biliyor musunuz? Söyleyelim: Federasyon Yönetim Kurulu üyelerinden birinin firması. Potanın FIBA standartlarına uymadığı, bu nedenle de markasının üzerine ''Euroleague'' etiketi yapıştırıldığı iddialarını bir kenara bırakalım, aynı kişinin Vakıf Mütevelli Heyeti'nde üye olduğu da söyleniyor. Hımm! Eğer doğruysa, bu kötü işte. Alım yapılmasına karar veren kişiler ile malı satan, parayı alan ile hesabı aklayanlar hep aynı kişiler olursa, insanın aklına kötü şeyler gelir. Ama.. Siz siz olun, hesap sormayın Federasyon'a. Yoksa Turgay Demirel 'in tazminat davaları ile uğraşırsınız. Size ''tabiri caiz ise hesap sormaya kalkmıştır'' derler. Evet beyler! Tabiri caizdir. Hesap soruyoruz. O paralar Turgay Demirel'in babasının paraları değil basketbolun paralarıdır. Basketbol apartmanının gelir ve gider hesaplarını yönetici Sabri Bey'lerden istemek de bizim en doğal hakkımızdır. İstedik, istemeye de devam edeceğiz. Dava açılsa da, tehdit edilsek de soracağız. İşte size bir soru daha: Turgay Demirel, kişisel olarak basına karşı açtığı tazminat davalarının vekâlet ücretlerini cebinden mi ödemektedir, yoksa bu paraları Vakıf'tan mı alacaktır? Öğrenelim! Basketbol ailesi fazla bir şey istemiyor: Şeffaf olsunlar yeter! E-Posta: ahmetkurt.turkbasket.comNOT: 18 Ekim 2002 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki Basket Yorum yazısı