Ahmet Talimciler-Taraf

Geçen hafta gerilim zarar verir başlığını kullanmış ve sorumlu kulüp yöneticilerinin nasıl davranması gerektiğini belirterek yazımızı sonlandırmıştık. Pazartesi gecesi yaptığı açıklamalar ile Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Galatasaray kulübü ile Türkiye Basketbol Federasyonu arasında yaşananların üzerine adeta benzin döktü. Hiç gereği yokken tartışmanın tarafı olarak topa girdi ve işin renginin başka bir aşamaya geçirilmesine neden oldu. Aynı gece bu kez Galatasaray kulübü resmî sitesinden Fenerbahçe başkanını hedef alan bir bildiriyi kamuoyu ile paylaştı. Bu sayede zaten limoni olan ilişkiler biraz daha üst perdeden dile getirilecek olan yeni açıklamaların insafına terk edildi. 2016 yılının kulüpler açısından hiç de parlak geçmeyeceğinin sinyalleri yılın son ayında tüm ülkeye duyurulmuş oldu. Bir kez daha ülkemizdeki spor yapılanmasının gerilim temelli bir zihniyet üzerinden yönetildiğine ve bu sayede safların sıklaştırılmaya çalışıldığına şahit oluyoruz.

Ülkemizin siyaset alanında yaşadıklarının da benzer bir süreç izlemekte olduğunu iki seçim arasındaki günlerde fazlasıyla yaşamıştık. Futbol üzerinden tüm sporumuzu etkileyen ve futbol taraftarlarına yönelik olarak rekabeti düşmanlığa döndüren bu strateji üzerinde dikkatle durmak durumundayız. Çünkü her geçen yıl ezeli rekabet adı altında oynanan karşılaşmalar kin, nefret ve düşmanlık tohumlarının biraz daha güçlendirilmesine vesile oluyor. Ortada bir ebedi dostluk falan bulunmamakta, kimse kimseyi biz dostuz ve dost kalacağız masalına sığınarak kandırmaya kalkmasın! Ebedi dostunun karşılaşmasını izlemeye gidemeyen rakip olgusu tek başına aslında her şeyi gayet güzel bir biçimde anlatıyor da, bizler bir türlü anlamak istemiyoruz. Herkes işine geldiği gibi yaşananları yorumlamayı sürdürdüğü müddetçe işimiz her geçen gün biraz daha zorlaşacak ve içinden çıkılmaz bir hâle dönüşecek.

Sağlıklı bir gelecek inşa etmek istiyorsak öncelikle her kesimin üzerinde uzlaştığı bir çerçeveyi çizmeli ve bu doğrultuda konuşabileceğimiz bir ortamı yaratmalıyız. Toplumsal hayatımızda da spor dünyasında da yaşadığımız sorunları müzakere etmek yerine dikte etmeyi seçtiğimiz sürece işimiz çok ama çok zor olacaktır. Gerilimden beslenmeyi bir yaklaşım tarzı hâline getirmek ve bu sayede kendi pozisyonunu korumaya çalışmak bir strateji olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki gerilimden beslenenler sadece karşılarında gördükleri diğerlerine zarar vermezler aynı zamanda kendilerine de zarar verirler. Kısa vadede kendi taraftar kitlenize hoş görünmek için ortamı germek ve bu sayede size/ takımınıza yöneltilecek eleştirileri bertaraf etmek mümkün olabilir. Buna karşın aynı anlayış hiç hesapta yokken size karşıt olan bir kitlenin de üretilmesine ve onların da size karşı bilenmelerine yol açabilir. Kulübünüzün haklarını/ çıkarlarını korumak uğruna size uzatılan her mikrofona konuşmak zorunda değilsiniz. Ya da illaki konuşmak arzusundaysanız seçeceğiniz kelimeleri çok daha dikkatli seçmek suretiyle gerilimden uzaklaşmanın koşullarını da yaratabilirsiniz. Ne yazık ki bizim yöneticilerimiz konuşmanın şehvetine kapılmak suretiyle her defasında olan bitenin biraz daha farklı bir ortamın oluşmasını sağlayacak açıklamalar yapmaya bayılıyorlar. Kendi taraftarlarına şirin görünmek uğruna ezeli rakiplerinin incinmelerine olanak sağlıyorlar. Bu durum adeta bir kartopu etkisi yaratıyor ve açıklamalar birbirini kovalıyor. Yaratılan gerilim bir kısırdöngünün oluşmasına ve her defasında biraz daha fazla nefretin kökleşmesine yardımcı oluyor. Başkanlar ya da yöneticiler düzeyinde yapılan açıklamaların sokaktaki taraftarlar nezdinde yarattığı etki çok daha büyük gerçekleşiyor. Söylemsel düzeyde istediğiniz kadar fair-play’den bahsedin, yaşananlar her defasında söylenenleri yalanlıyor ve ülke sporu biraz daha yaralanıyor. Bir türlü erginleşemeyen erkeklerin ülkesinde öfke, gerilim, kavga ve şiddet gündemi belirlemeye devam ettiği için olan yine hepimize oluyor.

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter