Ahmet Talimciler-Taraf
10 Ağustos 2012 günü Londra Olimpiyatları’nda iki kadın atletimiz 1500 metre yarışlarını ilk iki sırada tamamlamak suretiyle, spor tarihimize isimlerini altın harflerle yazdırmışlardı. Yaşanan sevincin televizyon ekranlarındaki yansımalarını tekrar hatırlayacak olursak, bizlere bu başarıyı aktaran spikerlerin ısrarla İngiliz meslektaşlarına yönelik “başarımızı kıskandılar, bizleri çekemediler, ucuz ayak oyunları yapmak suretiyle kızlarımızın başarılarını gölgelemeye çalışıyorlar” açıklamalarına ilk önce bir anlam verememiştim. Ancak yıllar geçtikçe şampiyon olan atletimizin bir daha pistlere hiç çıkmadığını ve sürekli olarak doping yaptığına yönelik haberlerin ardından sözkonusu eleştirilerin nedeni de anlaşılmış oldu. Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF), Olimpiyat şampiyonu olan Aslı Çakır Alptekin’e doping yaptığı gerekçesiyle sekiz yıl men cezası verdi. Ayrıca 2010 yılından beri aldığı para ödüllerinin de geri ödemesi yönünde karar aldı.
Atletizm alanında her yüz atletten on beşinin dopingli olduğuna dair bir haber geçtiğimiz günlerde yayınlanmıştı. Aynı haber içerisinde çok dikkat çekici olan nokta ise doping şüphesi bulunan ülkeler içerisinde üçüncü sırada yer alıyor oluşumuzdu. Veri bankasındaki test sonuçlarını ülkelere göre inceleyen uzmanlar, Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna’nın ardından şaibeli test sonucu en yüksek ülke olduğunu tespit etti. Atletlerimizin yüzde 27’sinin kan testi sonuçlarının “şaibeli” olduğu belirtildi. Doping skandallarının ardı arkasının kesilmediği ülke sporunda yaşananların arkasında spor yönetimi anlayışımızın da büyük etkileri bulunduğunu ve bu konuda kötü yönetimlerin de cezasız kalmaması gerektiğini söylemek zorundayız. Önce Elvan’ın ardından Aslı’nın doping haberleri moralleri bozmanın yanı sıra daha ciddi önlemler alınması gerektiğini de göstermiş oldu. Dikkat çekmemiz gereken bir diğer nokta ise hiç kuşkusuz devlet tarafından Olimpiyat şampiyonu olan atletimize verilen 2,5 milyon liralık ödülün geri alınıp alınmayacağı meselesidir. Ayrıca şampiyonun isminin verildiği Ataköy’deki atletizm salonunun durumu da sorgulanmalıdır. “Olimpiyat Şampiyonu Aslı Çakır Alptekin Atletizm Salonu” şeklinde bir levha asmak bile nasıl bir ruh hâline sahip olduğumuzu ortaya koymaktadır.
Ülke olarak yanlış yapan bürokratların, yöneticilerin, siyasilerin yaptıklarının yanlarında kâr olarak kalması gerektiği inancından bir türlü uzaklaşamıyoruz. Böylesi bir anlayış nedeniyle de bir türlü gerçekten dürüst ve erdemli insanlardan kurulu bir modeli hayata geçiremiyoruz. Her defasında yanlışları himaye eden ve bunun arkasında ideolojik birtakım nedenler üretmeyi seven yöneticilere sahibiz. Son dönemde ülkemizde yaşadığımız bütün krizlerin altında benzer yönetsel zafiyetler olduğunu ve böylesi bir yaşam biçimine sahip olduğumuz için de sürekli olarak adaletsizliği beslediğimizi söylemeye bile gerek yok. Yanlış yapanların yaptıklarının her defasında es geçildiği bir sistemin, sağlıklı ve rasyonel bir yönetim düzeni olduğunu söyleyemeyiz. Sistemin zafiyetlerinden fayda sağlayanlar, yaşadıklarının devam etmesi için her türlü doğal olmayan yolları bir başka ifadeyle “şike” yapmayı sürdüreceklerdir. Doping meselesi ülke sporunun ve onu yönettiğini zanneden yönetim teşkilatının en büyük kangrenlerinden bir tanesidir. Dopingle mücadele ediyor“muş gibi” davranan ve sürekli olarak durumu korumaya çalışan zihniyetten ülke sporuna herhangi bir fayda gelemez. Dopingin serbest bırakılması gerektiğini söyleyerek matah bir kelam ettiğini zanneden spor yorumcularından da bir yarar beklemeyin. Serbest dopingli sporun, spor olamayacağını ve adaletsizliğin bu şekilde de üretilmeye devam edeceğini görmek istemiyorlar, çünkü bu durum işlerine gelmiyor. Doping, şike gibi meselelerde sorunun ve asıl suçluların daha derinlerde olduğunu unutmamalıyız. Madalya kazanmak uğruna sevincimizi her defasında kursağımızda bırakan ve –her ne demekse– “ele güne rezil olmamıza”! neden olanlar, doping yapanlar kadar bu olup bitenlere çanak tutan spor yönetimleri ile sağlıklı bir spor politikası üretemeyen siyasal partilerdir.
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.