Teferruatlar
Sinan Genç-Yeniasır
Metin Diyadin'in yeni Göztepe'si 5 bin küsuru biletli yaklaşık 8 bin taraftarı önünde Gölbaşı'nı ezile büzüle, ayıla bayıla da olsa bitime 3 dakika kala attığı golle yenerek ikinci yarıya galibiyetle başladı. Başladı başlamasına da gelin onu bir de bize sorun. İnanın insanları psikopata bağladılar. Göztepe golü attıktan sonra rakibe öylesine çok pozisyon verdi ki ilahlar bile 'artık nereye kadar' deyip pes etti. Gölbaşılı Adem'in minyatür kaleye atar gibi Göztepe filelerine gönderdiği şok gol o ana kadar kabus gören taraftarları ayağa kaldırdı. Kimse havaya girmesin. O taraftar ayağa kalktı ve o maçı kazandırdı. Maçın özeti bu. Izdıraplarla dolu geçen maçın 87. dakikasında Emrah'ın attığı gol, aslında tribündeki biz 'Pollyanna'ların zaferi ve bir anlamda tesellisiydi. Yürürken görmemeyi adet edindiğimizden Gölbaşı karşısındaki alınan galibiyetin de arkasındaki gerçekleri görerek yola devam etmek gerek. Eğer hedefiniz şampiyonluksa ve başka bir çareniz de yoksa inanmalısın. Göztepeli futbolcu şunu görmeli. Buraya sırf para kazanmaya değil, aldıklarının karşılığı şampiyonluk yaşatmaya geldiklerini ve bunun için de yüreklerini ortaya koymaları gerektiğini bilmeli. İnanacaksın, yetmez, savaşacaksın yetmez, yüreğini ortaya koyacaksın ve başaracaksın. Yoksa, gidenlerden hiçbir farkınız kalmaz. İsimler değişir, resimler değişir ama zihniyet değişmezse sonu hüsran olur. Bunu siz değiştirin. Metin Diyadin'in, Bülent Ataman'ın, Erkan Sözeri'nin, Ümit İnal'ın şampiyon olan kadrosundaki bütünleştiği gibi Göztepeli futbolcular da davaya yüreklerini koymalı ve onun gibi oynamalı. Yoksa, ben Ümit Tütünci'yim, ben Ertuğrul Arslan'ım, Metin Depe'yim demekle olmaz. İsimler yaşadıkları zaferlerle anılırlar, büyürler. Tıpkı başınızdaki Metin Diyadin ve arkadaşlarının geçmişte yaşadıkları gibi. Diğerleri mi? Teferrüattan öteye gitmez, yolu gönülden geçmez...