Ahmet Talimciler
Türkiye futbol federasyonu başkanının yaptığı toplantı ile duyurduğu ve kendilerinin ‘yerli kuralı’ adını verdikleri uygulama önümüzdeki yıldan itibaren uygulamaya konulacak. Buna göre Süper lig takımları borçları olmadıkları takdirde kadrolarında 14 yabancı futbolcuyu bulundurabilecekler ve sahaya istedikleri takdirde 11 yabancı futbolcu ile çıkabilecekler. Bu açıklamaların ‘Türk futbolunda Devrim’ şeklinde okuyucular ile paylaşılması ve ekranlarda abuk subuk tartışmalara konu olması üzerine bu yazıyı yazmak farz oldu. Önce devrim ifadesinden başlayalım, bu toplumda devrim lafı pek hoş karşılanmaz ve kendilerini devrimci olarak lanse edenlerin de başları dertten kurtulmaz. Türkiye futbol federasyonunun son üç yıl içerisinde yabancı oyuncu kuralı ile ilgili olarak süper ligde yer alan kulüplerin bazıları ile nasıl bir demeç savaşı içerisinde bulunduğunu arşivlerde görebilirsiniz. Yaptığı hiçbir uygulamanın arkasında duramayan ve bir gün önce söylediğini unutan zihniyet yapısının bizlere devrim adı altında sunmuş olduğu uygulama ile futbolumuzun geleceğini oluşturacak olan gençlerin ve onların yetişecekleri alt yapıların işleri daha da zorlaşmaktadır. Sorunun çok daha derinlere inen ve daha fazla plan, program gerektiren düzenlemelere ihtiyacı bulunmaktayken yine geçici ve niteliksiz çözümlerle boğuşmak ve zaman kaybetmek zorunda kalacağız. İşin asıl acı veren noktası ise bütün bu uygulamalar sonucunda kaybedilen nesiller olmaktadır ki, onlar ne federasyonun ne de siyasetin umurunda değildir. Türkiye’de futbol federasyonunun sadece profesyonel kulüplerin federasyonu olduğu gerçeğinden başlayarak amatörlük sorununu, alt yapılar meselesini çok daha yüksek sesle konuşmak zorundayız. Sadece buzdağının üzerinde yer alan süper ligi ve onun tepesindeki bir iki kulüp üzerinden Türk futbolunu kurtaramazsınız! Eğer bu ülkenin futbolu bir başka aşamaya geçecekse bunu sağlayacak olanlar, medyanın-federasyonun ve siyasilerin üzerlerine titredikleri büyük kulüpler olmayacak. Çünkü onların kuruluş amaçlarıyla geldikleri nokta arasındaki açıklık, bu yapıya destek olmalarını engellemektedir. Alt yapı meselesini federasyonumuzun bonuslar ile desteklemesi ile çözülemeyeceğinin en güzel örneği bugün alt yapılarda görev yapan hocaların büyük bir çoğunluğunun maaşlarını alamaması, kulüplere federasyon tarafından verilen geliştirme ödeneğinin profesyonel yapıya aktarılmasıdır.
Sorular ve sorunların bizleri daha fazla içerisine çektiği bir devrimle! karşı karşıyayız. Örneğin 14 yabancıya sahip olan bir kulüp ligden düştüğünde bu futbolcuların durumu ne olacak? Bu oyuncuların hepsi PTT 1.liginde oynayamayacağına göre ortaya çıkacak olan maddi külfeti kim ya da kimler karşılayacak? ‘Kervan yolda düzülür’ mantığı ile hareket eden bir milletin evlatları olarak bu uygulama ile ortaya çıkacak aksaklıkların giderilebilmesi için yeni aksaklıkların yaratıldığına şahitlik edeceğiz. Ancak her denemenin ülkemize biraz daha fazla zaman kaybettirdiğini ve geleceğimizden biraz daha fazla çaldığını da unutmamalıyız. Daha fazla çocuğumuzu futbol oynamaya teşvik edemediğimiz ve onları oynatamadığımız sürece devrim olarak lanse edilen hiçbir uygulamanın bizi geleceğe taşıyamayacağını görmek zorundayız. Son otuz yıldır siyasiler tarafından topluma ana yemek olarak sunulan futbolda deniz bitmek üzere, gemi her geçen gün biraz daha fazla su almakta ve bu durum herkesi etkileyecek. Devşirme futbolculardan oluşturulacak olan milli takıma ve milli marşımızı bile söyleyemiyorlar tartışmalarına hazırlıklı olun!