Ahmet Talimciler-Taraf

Türk futbolu son yıllarda şiddet konusunda bir hayli sıkıntı yaşıyor ve bu sıkıntıları aşabilmek için de “şiddeti önleme yasaları” çıkarma yoluna gidiyor. Ancak çıkartılan yasaları her takım taraftarına eşit biçimde uygulayabilecek bir yönetim modelimiz sözkonusu olmadığı için, yaşanan eyyamcılık anlayışı çıkartılan yasaların kısa bir süre içerisinde etkisizleşmesine ve olayları önleyememesine neden oluyor. Çareyi çıkarttığımız yasaları uygulayabilecek dirayeti göstermek yerine yeni yasalar çıkartma doğrultusunda arayan yöneticiler ve ülkeyi idare edenler, olan biteni görmemek konusunda ısrar ediyorlar. Çünkü, başta kendileri olmak üzere sorunun ana kaynağının “birkaç kendini bilmez” anlayışı etrafında düğümlenmediğini gayet iyi biliyorlar. Bu şekilde kullanılan bir söylemle beraber yöneticilerin sorumluluğu ve yaptıkları yanlışlıkların üzeri kapatılabiliyor, fatura yaşananlar da en ufak bir günahı olmayan parasını verip kombine bilet alan taraftarlara çıkartılıyor.

 

Sorun sadece birkaç kendini bilmez diye geçiştirilecek kadar basit değildir çünkü futbolu ekonomik anlamda bir değer hâline getirmek isteyen her yönetim aynı zamanda futbolun en önemli unsuru olarak nitelendirilen taraftarların da futbol izleme haklarına saygı göstermek zorundadır. Ben yaptım oldu mantığı içerisinde durumu geçiştiremezsiniz! Marka değeri diye kullandığınız kavramının içini doldurmak zorundasınız. Taraftarları müşteri olarak görüyorsanız, onların yolunacak kaz olmadıklarını, aldıkları kombine biletler karşılığında ödedikleri ücretlerin boşa gitmemesi garantisini onlara vermelisiniz. Hepsinden önemlisi birkaç kendini bilmezi tribünlerinizden uzaklaştırmalı, onlarla herhangi bir şekilde bağlantı kurmamalısınız.

 

Çıkartılan şiddeti önleme yasalarının ve taraftarların insanca maç seyretmesini amaçlandığı iddia edilen uygulamaların futbolun sadece bir kesimini hedeflemesi dikkat çekicidir. Tıpkı hayatımızın diğer alanlarında olduğu gibi spor alanında da yöneticiler adeta dokunulmazlık zırhı ile çevrelenmektedirler. Yaptıklarının yanlarına kâr kaldığı her olay, bu kişilerin biraz daha fazla kendi uygulamalarını ön plana çıkartmasına ve fütursuzlaşmalarına olanak sağlamaktadır. Sürekli olarak aynı isimlerin konuştuğu, aynı lafların edildiği bir ülkede futbolun ve onun yaratmış olduğu kültürün gerginliklerden uzak olması ne yazık ki mümkün değildir. Futbolseverlere “ülke futbolunun içinde bulunduğu durumun en önemli aktörleri kimlerdir” sorusunu yöneltsek, büyük ölçüde aynı isimleri sıraladıklarını görürüz. Belli başlı bazı kulüp başkanları, bilindik futbolcular, teknik adamlar ve medya mensupları. O hâlde sürekli olarak neden bir avuç kendini bilmez üzerinden gitmek suretiyle olan biteni görmezden gelmeyi sürdürüyoruz? Rakip taraftarları stadyuma götürmemek suretiyle olay çıkma ihtimalini ortadan kaldırabileceğimizi ve şiddeti kontrol altına alabileceğimizi zannediyoruz. Hâlbuki toplumsal hayatımızın her alanı şiddet üretiyor ve bu şiddete evde, sokakta, trafikte, okulda ya da stadyumlarda maruz kalıyoruz. Şiddet dalgası hepimizi içine çekiyor ve bundan en çok zararı ise hiç kuşkusuz tuttuğu takımı stadyumlarda desteklemek isteyen futbolseverler görüyor. Teşhisi doğru bir şekilde saptamadan atılacak her türlü tedavi ve önleyici girişimin, bünyemizde çok daha fazla etkide bulunacağı gibi spor sahalarında yaşanan şiddetin önce teşhisini doğru şekilde gerçekleştirmeli ardından tedavi yoluna gitmeliyiz. Bu konuda taraftarların da takımlarını desteklemenin sadece küfür ve rakibi aşağılayıcı davranışlardan geçmediğini artık görmeleri gerekiyor. Futbolun endüstriyelleşme süreci oyunun ruhunda geri dönülmez yaralar açarken, taraftarların sadece kendi takımlarına yönelik davranışları bu sürecin kendilerini de vurmalarına neden olmaktadır. Birkaç kendini bilmezi futbolseverlerin de aralarından uzaklaştırmalarının zamanı çoktan geldi, bu konuda yönetimler kadar takımlarını destek olmak dışında bir amacı olmayan taraftarlara da çok iş düşüyor.

 

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter