Ahmet Talimciler-Taraf
Geçtiğimiz hafta futbol federasyonu yeni sezonu ‘Süleyman Seba Sezonu’ olarak efsane başkana adadıklarını düzenlediği bir törenle kamuoyuna duyurdu. Federasyonu başkanı Yıldırım Demirören’in konuşmasının son bölümünde yaşanan gelişmelere kendilerinin nasıl baktığını ele veren ve her ne hikmetse hiç kimsenin üzerinde durmadığı şu sözler kullanıldı: “Bundan böyle sahalarımızı savaş alanına çeviren sözde taraftarlar, demeçleriyle ekranlarımızı işgal eden kimi yöneticiler ve başkanlar, yorumlarıyla çirkinliklere çanak tutan bazı medya mensupları ve hırçınlıklarıyla şiddeti körükleyen bazı futbolcuların aramızda barınamayacağı bir süreci başlatıyoruz…Süleyman Seba Sezonu Yeni Türkiye ve futbolun gerçek dostlarına hayırlı olsun”. Hazırlanan metni analize tabi tuttuğumuzda ülkemizde son yıllarda kullanılan ‘Sözde kelimesi ile Yeni Türkiye’ ifadelerine yer verildiği görülüyor. Taraftarların özde ve sözde şeklinde ikiye ayrılması, Yeni Türkiye özlemine sahip bir federasyonun ‘eski Türkiye’ söylemlerini devam ettirmekte olduğunu göstermektedir. Ayrıca yaşanan şiddet olayları ile ilgili olarak taraftarları ‘sözde taraftarlar’ olarak nitelemekte herhangi bir sakınca görmeyen federasyon yetkilileri, iş yöneticilere gelince birdenbire ağız değiştirip ‘kimi’ ifadesine sığınmaktadırlar. Aslında metnin bu bölümündeki bakış açısı net bir biçimde ülkemizde futbol sahalarında yaşanan şiddetin sorumlusu olarak taraftarları işaret ediyor. Oysa son yıllarda yaşadığımız bütün gelişmelerin arkasında rakibine saygı duymayan ve onları aşağılayan yöneticilerin yapmış oldukları açıklamaların ve kendilerini ekranlarda gösterme sevdalarının payı bulunmaktadır. Ayrıca bu yorumlara çanak tutmanın ötesinde, yaşananlardan adeta haz alan ve ellerini oğuşturan futbol medyasının payı da yine bu açıklama ile adeta normalleştirilmektedir. Federasyon yetkilileri passolig uygulamasını kararlılıklarının şiddetle mücadelelerinin en büyük kanıtı olarak sunmak suretiyle Yeni Türkiye söylemine selam veriyorlar. Futbol yorum programlarının sponsorluğunu ise Yeni Türkiye’de ‘spor ve eğlenceye giriş kartı passolig’ sağlıyor. Devlet televizyonunda ‘e-bilete karşı olmak akıldışı bir yaklaşım’dır ifadeleri kullanılabiliyor. Kısaca sistem kendisini her yönden garantiye aldıktan sonra bütün eleştirilerin önünü de maddiyat üzerinden kesmeyi çok iyi beceriyor. Ancak bütün bunlara karşın bir türlü istenilen kadar kart satışı gerçekleşmiyor. Sezon sonunda federasyon adı süper olan ligimize ne kadar teveccüh gösterildiğini yani kaç tane özde ve sözde taraftarın maçlara gittiğini kamuoyu ile paylaşırsa, yıllardır büyüttüğümüz Avrupa’nın en büyük liglerinden biriyiz balonunun gerçekte ne olduğunu görebileceğiz.
İnsanlara hak ettiği değeri yaşarlarken değil öldükten sonra gösterir ve bunu yapmayı da bir övünç meselesi haline getirmeyi çok severiz. Ölen değerlerimizi çıkarlarımız uğruna kullanmaktan çekinmez ve ‘eğer yaşasaydı o da bizi desteklerdi’ gibi ifadeleri kullanmakta herhangi bir sakınca görmeyiz. Ölümünün ardından göklere çıkardığımız ve bizlere örnek olmasını istediğimiz kişilerin özelliklerini ardı ardına sıralarız. Ancak onlar gibi davranmak yerine hemen işi kalıbına uydurup pragmatist bir yaşantıyı yeğleriz. Futbol federasyonu bu sezonu işte böyle bir örnek isme Süleyman Seba’ya adadı ve bundan sonraki sezon için de Özhan Canaydın ismini zikretti. Kişileri kendi yanlışlarımızı doğrulamak ve gerçekleştiremediğimiz adaleti, doğruluğu tesis etmek için kullanmaktan vazgeçmeliyiz. Kişiler gerçekten geçicidir kalıcı olan bırakılan izlerdir ve o izlerin birtakım haramzedeler tarafından çiğnenmesine müsaade etmemeliyiz!