- Bir Batu ANADOLU yazısı -

Edip Akbayram’ın “Aldırma Gönül” ile “Güzel Günler Göreceğiz” şarkılarını birleştiren bir ekiptir Göztepe. En karanlık dönemlerinde de başı arşa değdiğinde de içinde umudu taşır. Çünkü geriye dönüp baktığında her zaman Atletico Madrid’i dize getirdiği o günü hatırlar.

Tarih 27 Mayıs 2014… Göztepe, 2. Lig play off yarı final rövanş maçında Hatayspor’u, 3-1 mağlup etmesine karşın ilk maçı deplasmanda 2-0 kaybettiği için elendi. Üzüntü kısa sürdü çünkü takımla aynı adı taşıyan İzmir’in bu semti, yıllardır sorduğu soruyu tekrar sormaya başlamıştı: “Neden olmasın?”

Doğru ya daha üç yıl önce TFF Üçüncü Lig’de yer alırlarken bile aynı soruyu sormuşlardı. Çünkü ondan öncesi karanlık bir dönemdi. Kulübün suyunun, elektriğinin bile olmadığı ve asansör takım hüviyetinden çıkıp yere çakılan asansör halini aldığı günler. Doksanların sonunda Süper Lig’de top koşturdukları günler uzak değildi halbuki. Karmaşık ve bir o kadar da karanlık iş ilişkileri ağında o dönem mağdur olan kulüplerden biri olacaklarından habersizlerdi. Belki de o günlere kadar yaşadıkları on sekiz yıllık İkinci Lig serüveni, bazı şeylere gözlerini kapatmalarına neden olmuştu.

Bitmek bilmeyen İkinci Lig serüveni öncesinde ne yukarıya yaranabilen ne de aşağıya yüz veren, ligin nazlı asansör takımıydı sarı kırmızılılar. Ligin en tepesine çıkamasalar da ilk beşin değişmez temsilcisi olmaya çabalıyorlardı. Üç büyüklerin arasında yer almadan başka bir büyük olmak istiyorlardı. Ülkenin tüm ilgisini üzerine çeken şımarık çocuklardan biri olmayı değil; dersine çalışan, saygıda kusur etmeyen evin en küçük ve en çok sevilen çocuğu olmak istiyorlardı. Bunu yaparken de dünya devlerini tek tek devirmenin alçak gönüllülüğünü taşımaktan gurur duyacaklardı.

1970 yılında Kupa Galipleri Kupası’nda Roma’da, bir çeyrek finalde sonlanan kupa hayalleri vardı sarı-kırmızılıların. O günlerde hiçbir Türk takımının taşıyamadığı ya da ağırlığı altında ezileceği hayallere sahiptiler. Çok değil henüz bir yıl önce Fuar Şehirleri Kupası’nda yarı final oynamışlar ve Lajos Baroti’nin önderliğindeki ‘Büyülü Ujpest’ine elenmişlerdi. Hamburg, OFK Belgrad ve Marsilya gibi ekipler sarı kırmızılıların hayalleriyle önceki turlarda karşılaşmışlar; içlerinden Hamburg bu hayallere hükmen mağlup olmuştu. Ama bu rüya içinde rüya yaşayan takımın umutları boş temellere dayanmıyordu. Bir önceki sezon yaşadıkları deneyim içlerindeki korkuyu söküp atmalarına ve Adnan Süvari önderliğindeki Göztepe şövalyelerinin gözlerini kırpmaksızın güneşe bakmalarını sağlamıştı: Atletico Madrid zaferi.

Güneşe bakabilmenin yolu Kasım ayının soğuğunda alınacak bir zafere bağlıydı. Takvim yaprağı 22 Kasım 1967 tarihini gösterirken sadece Göztepe semti ya da İzmir kenti değil, tüm Türkiye “Neden olmasın?” diye soruyordu. İnsanlardaki bu garip umut ışığını onlara belki de Göztepe Teknik Direktörü Adnan Süvari vermişti. İki hafta önce otuz beş bin İspanyol taraftar önünde bugünün Vicente Calderon o günlerin Manzanares Stadyumu’nda alınan 2-0’lık mağlubiyet onun için normal bir sonuçtu ve ortada üzülmek için bir neden yoktu. Madrid’de havaalanına indiği ilk andan itibaren sürekli tekrar ettiği şey “İyi futbol sergilemek istiyoruz” ve “Madrid bizim için zor bir deplasman olsa da onlar için de İzmir öyle olacak”cümleleridir. Ezilmeden oynanan oyunla ilk cümlesinin karşılığını almış ikincisi içinse Alsancak Stadı’nın çimlerine çıkmıştı.

Maç Göztepe’nin hücumlarıyla başlar. Kaleyi döven uzun şutlarla baskıyı kuran Göz-Göz’e karşı, Atletico Madrid orta sahası iyice geriye çekilir. Tatlı sert müdahalelerle rakibini yıpratmaya çalışan İspanyollar, 14. dakikada ayarı kaçırırlar. Madrid savunmasından Iglesias, ‘Buldozer’ lakaplı Fevzi Zemzem’i düşürünce Yugoslav hakem Strmecki penaltı noktasını gösterir. Hakeme itiraz eden Enrique Collar anında oyundan atılır. Saha bu kararla karışırken Göztepe Kaptanı ve takımın penaltıcısı Gürsel Aksel topu alır ve ‘Bombacı’ Halil Kiraz’a uzatır. Taktik ise ‘İngiliz’ Nevzat Güzelırmak’tan gelir: “Ne sağa ne sola. Kalecinin iki kaşının arasına nişan al!” Halil, “Kolaysa sen at” der ama Alsancak Stadı’nın ağırlığı omuzlarına çökmüş olmasına rağmen verilen taktiğe uyar ve top, kaleci San Roman’ın başının üstünden ağlara gider. İspanyolların hakemle oynamasına karşın Göztepe rakibiyle oynamaya devam eder. 27. Dakikada Ertan Öznur’un ortasında Gürsel Aksel’in kafa vuruşuyla 2-0’lık üstünlük yakalanırken ilk maçın olumsuz neticesi silinir gider.

İkinci yarıda sahadaki rakiplerini idrak eden Atletico Madrid, oyunun temposunu kendi lehine döndürür. Fakat karşılarına Göztepe kalecisi Ali Artuner çıkar. Futbola libero olarak başlayıp santrafor olarak devam eden; Adnan Süvari’nin ellerinde kalede bir pantere dönüşen Ali, tanıdık bir yüz olan Luis Aragones ile Jose Garate’ye göz açtırmaz. Dakikalar ilerledikçe kontrolü tekrar kaybeden Madrid ekibinde bir ofsayt pozisyonu sonrası hakeme tüküren Jose Ufarte oyundan atılır. Kalan dakikalar, rakibini eksik yakalayan Göztepe adına bir fırsata dönüşür. Fakat beklenen gol gelmedikçe soğuk hava daha da içlere işlemeye başlar. Bu soğuğu kırma görevi perdeyi açan ‘Bombacı’ya düşecektir. Uzatma dakikalarında otuz metre mesafeden ve sol çaprazdan son bombasını bırakır Halil Kiraz. Kimsenin beklemediği bu şut saniyeler içerisinde gol sevincine dönüşür. İspanyollar hakemin üzerine, Göztepe ise bir sonraki tura koşar.

Maç sonrası “Beraberliğe ya da bir farklı mağlubiyete razıyım” diyen Atletico Teknik Direktörü Otto Gloria şoku yaşarken Adnan Süvari, “Bugün Göztepe Avrupa takımlarından korkmamaktadır.” açıklamasını yapar. Madrid zaferinden dört yıl önce ligde küme düşme korkusu yaşayan bir takımın, o gün Avrupa takımlarından korkmama seviyesine gelmesinde onun sistemli oyunu ve çağdaş futbolu takip eden entelektüel kişiliğiyle Göztepe semtinin kendine has dostluk ortamının payı yadsınamayacak derecede büyüktür.

Göztepe’nin nice zaferlere koştuğu Alsancak Stadı’nın durumunun belirsizliğine inat sarı kırmızılı ekibin taraftarları, her galibiyetten sonra aynı marşı söylüyorlar:

“Atletico Madrid’e 3 gol atan Göztepe,

Haydi yine elele varacağız o güne,

Fevzi, Ali, Gürseller nerde kaldı o günler,

O gün yine gelecek İzmir bayram edecek!

Lay lay lay lay”

Geçmişe gözlerini ve kulaklarını kapatmamış; tarih kokan ve ilham veren mabetleri elinden alınmamış, kendi kahramanlarını yaratmaya ve onlara güvenmeye hazır bir Göztepe için..

“Neden olmasın?”

KAYNAK: TOPRAKSAHA.NET
Not: Bu yazı 16 Aralık 2012 tarihinde yayınlanan 6. sayımızda yer almıştır.

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter