Ahmet Talimciler-Taraf
Bu ülkede hak, hukuk ve adalet tartışmalarının tarihi kadar, bu kavramların içinin boşaltılıp kullanılması da bir hayli eskiye dayanır. 17 Aralık sonrası ülkenin her alanında olduğu gibi futbol alanında da ‘paralel yapı’ üzerinden yürüyen bir adalet tartışmasının varlığına şahit olmaktayız. Başı her sıkışanın adalet terazisi üzerinden kendisine yapılan haksızlığa dem vurmasına alışkındık ancak son dönemde nam-ı diğer ‘büyük’ kulüplerimiz işi iyice abarttılar. Oynanan karşılaşmalarda sonuç istedikleri gibi olmadığı noktada mikrofonların başında hemen ‘hakemler adaletli olsunlar!’ ifadelerini kullanıyorlar. Şampiyonluk mücadelesi uğruna her türlü tahrik edici açıklamayı yapmaktan kaçınmıyorlar. İşin bir de yönetsel boyutu var ki, işte her şey aslında tam da burada olup bitmekte. Türkiye’de futbol bir türlü Hobbes’un ‘doğa durumundaki insan insanın kurdudur’ anlayışındaki ünlü sözünden öteye gidemiyor. Bu dünyada öylesine büyük çarpıklıklar mevcut ki, ne yaparsak yapalım durum bir türlü düzelmiyor. Çünkü bu ülkenin insanları her alanda olduğu gibi futbol dünyasında da gerçeği ve doğruyu aslında hiç ama hiç istemiyorlar. Asıl istedikleri, kendilerinden yana kendileri için, takımları için, mensup oldukları parti için doğru ve çıkarına olan. Kendimizi futbol adı verilen bir oyunun peşinde kandırıp duruyoruz, özgürlük ve adalet mücadelesi verdiğini söyleyen kulüp başkanlarının tehdit içeren konuşmalarını, küfürlerini görmezden geliyoruz. Aynı şekilde her karşılaşmada küfür etmeyi adet edinen milyon dolarlık futbolcuların görüntüleri gösterildiği için yayıncı kuruluşun ‘büyük kulüplerimiz!’ tarafından uyarılmalarına göz yumuyoruz.
Futbolumuzun tepesindeki federasyonumuz ise tüm olup bitenleri adeta hiç kendi üzerine alınmıyor. Hakları sürekli gasp edilen, piyon konumuna getirilen süper ligin geri kalan bütün kulüpleri araya fon olarak serpiştiriliyorlar. Milli futbolcularımız bu takımlarla oynadıkları karşılaşmalarda her türlü ‘fair play’ dışı eylemi gerçekleştirebiliyor ve her ne hikmetse ‘büyük kulüplerimiz!’ onlara sahip çıkmaya devam edebiliyorlar. Son haftalarda sürekli olarak yaşadığı olumsuzlukları dile getiren Kasımpaşa Spor Kulübünün son derece önemli açıklamalarına futbol medyamızın büyük bir kısmı yer bile vermiyorsa, durum gerçekten çok vahim bir haldedir. Spor sahalarında şiddet ile mücadeleyi gerçekten inandırıcı hale getirmek istiyorsak, sporun tüm aktörlerine yönelik yaptırımları hayata geçirmek zorundayız. Sadece taraftarlara yönelik düzenlemelerle olayların önüne geçilemeyeceğini, yasa çıkartıp uygulamadan sorunun çözülemeyeceğini artık görmeliyiz. Adaleti istemekle sorunlarımız hallolmuyor, adil olmak kadar ötekilerin haklarını da gözetecek bir bakış açısına sahip olmamız gerekiyor. Herkesin keseri kendine doğru yonttuğu bir ülkede futbol da payına düşeni fazlasıyla alacaktır. Futbolseverlerin, takımlarından önce futbolu yaşatmaları, kulüp fanatizmlerine yenik düşmeden oyunu kirleten başta kulüp yöneticileri, futbolcular ve medyanın eyyamcı yazar ile yorumcularına gereken cevabı vermeleri gerekiyor. Aksi takdirde her geçen gün biraz daha fazla adalet, eşitlik lafları duyarız ancak biraz daha fazla futbolu hep birlikte kirlettiğimize de şahit olmaya devam ederiz.