Ahmet Talimciler-Taraf
3 Temmuz 2011 tarihinden itibaren Türkiye’de gündemin en önemli maddelerinden birisi haline gelen şike davasında son noktayı Yargıtay koydu ve durum eskisinden daha da kötü bir hale büründü. Son günlerdeki ‘paralel devlet’ tartışmalarının gölgesinde açıklanan şike kararı ile birlikte futboldaki kaosun tırmanacağı bir döneme giriyoruz. Bu dönemin en önemli aktörü hiç kuşkusuz yine Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım olacaktır. Başkan Aziz Yıldırım, Yargıtay’ın kararı açıklaması sonrasında kamuoyu ile paylaştığı açıklamada önümüzdeki dönemde Fenerbahçe’nin en önemli neferlerinden birisi olarak söz konusu zihniyet ile mücadeleye devam edeceğini dile getirmektedir. Başkanın yargılanma sürecinde yazdığı mektuplarda vurguladığı ‘Cumhuriyetin son kalesi Fenerbahçe’ ifadeleri göz önüne alındığında ve yine aynı dönemde taraftarların açtığı pankartlardaki ‘Cemaat Fenerle Başa Çıkamaz’ ifadeleri, şimdi daha fazla önem kazanmaktadır.
Fenerbahçe Spor Kulübü önümüzdeki günlerde tıpkı şike süreci içerisindeki tartışmalarda olduğu gibi küme düşme tartışmasını yeniden açabilir ve naklen yayın balonunu patlatabilir! Madem biz kirliyiz ve sizler hepiniz temizsiniz o halde bizim, sizlerin olduğu temiz havuzda olmamız doğru değildir diyerek havuzun tıpasını çekebilirler. İşte o zaman Galatasaray dışındaki bütün kulüpler açısından naklen yayın sorunsalı ve gelir problemi baş gösterecektir. Özellikle tek gelir ve geçim kaynakları olarak Lig TV’den gelen paralara bakan kulüpler açısından süreç daha başından itibaren çekilmez bir hal alacaktır. Fenerbahçe’nin çekildiği bir ligde Galatasaray’ın büyük bir ihtimalle şampiyon olması durumu ezeli rekabetteki nefretin dozajının artmasına neden olacaktır. Kupanın kime verileceği ya da yeniden yargılama yapılıp yapılmayacağı meseleleri durumu daha da karmaşık hale getirmektedir. Tabii en büyük felaket senaryosu ise UEFA’nın bu karar sonrası TFF’ye kararınızı yeniden gözden geçirin şeklinde bir uyarıda bulunması durumunda olacaktır. Başbakanın 3 yıl Avrupa’ya gitmeyiz sözünün gerçek olma ihtimalinin bulunduğu günler takımlarımızı bekliyor. Böylesi bir karar ise ülke içindeki takımlar arasındaki husumetin ve gerilimin daha da artmasının yanı sıra tartışmaların siyasal boyuta taşınmasına da vesile olacaktır. Şike süreci ilk başladığında sadece sportif bedeli olan bir olay söz konusu iken içinde bulunduğumuz dönemde ne yazık ki artık sadece sportif bir bedel ödemekle kalmayacağız artık bu kararın tarafları olarak herkes aynı zamanda siyasal bedel de ödemek zorunda olacaklardır! Önümüzdeki dönemde üç seçim aşamasını yaşayacak olan Türkiye’de milyonlarca taraftarı olan bir takım hakkında kararlar alabilme meselesi futbol sahalarının siyaset ile olan ilişkisinin daha da ısınması ile sonuçlanacaktır. Henüz ‘dip yapmadık’ ancak adım adım oraya doğru yaklaşıyoruz ve her adımda biraz daha fazla futbol üzerinden ayrışıyoruz.