22 Kasım tarihi çoğu Göztepe'li için çok şey ifade eder.
İsyanın, kabullenmeyişin,baş kaldırının ve belki de en önemlisi cesaretin tarihin sayfalarına nasıl yazıldığının en önemli öykülerinden birisidir 22 Kasım...
Daha iki gün önce, bu önemli günün yıl dönümü idi...
Bir Türk takımının, 11 yerli oyuncusuyla sahayı kupanın favori takımına nasıl dar ettiğinin 90 dakikalık serüvenidir.
Şimdilerde bile 10 yabancılı İstanbul takımlarının başaramadığıdır...
Öyle ki;
Galibiyeti bile sürpriz sayılan Göztepe, 2-0'ın rövanşında 2-0 öne geçmiş, hadi artık bekleyelim,biraz dinlenelim, burdan sonra iş olacağına varsın dememiş, 3.golü aramış ve bularak tarih yazmıştır.
Çünkü sahadaki o 11 altın adam ve kenardaki teknik direktör çok iyi biliyordu ki tarih yazmak için, bazı şeyleri diğerlerinin yaptığından farklı yapmanız gerekir.
Ve tarih, hiçbir zaman korkakları ya da şerefiyle yenilen-elenen takımları yazmaz.
İşte, tam da bu yüzdendir ki gene 22 Kasım tarihinde pek çoğumuz efsane takım oyuncularını bir kez daha gıpta ile dinledik.
Kendi kendimize bir kez daha 'Helal olsun size' dedik.
Çoğumuzun Göztepeli olmasının belki de en önemli sebeplerinden birisidirr çünkü o maç.
İçinde isyanı,haykrışı,cesareti, korkusuzluğu, ait olduğu camiayı bir yerlere taşımanın bilincini barındırır...
***
Geçmişten bugüne gelip baktığımızda Göztepe'nin o günlerden bugünlere gelmesinin en büyük nedenidir bana göre 'korkaklık'
Daha maç bitmeden, korkusundan 75.dakikada kaçan yöneticiler,
Topa kafa uzatmaktan korkan futbolcular
Rakibin durumuna bakarak 1 puana razı olan teknik direktörler...
Çok da uzağa gitmeye, örnek vermeye gerek yok aslında,
Geçen sene yaşadığımız Tavşanlı faciasına bakarsak, korkaklığın bize nelere mal olduğunu sanırım daha iyi anlarız.
***
Kalplerdeki Göztepe sevgisinin oluşum genetiği ile korkaklık büyük tezat teşkil eder.
Çünkü işin kolayını seçerek, iki haftada bir hüsranla bitecek maç sonuçlarını sindiremeyerek sözde üç büyükleri tercih etmek,
Mağlubiyet sonrası atkıları- formaları saklamak,
'ne oldu maç?' diye pis pis sırıtarak soranlara mazeretler bulmak,
Bizler için olağan değil, mide bulandırıcıdır...
Özetle Göztepeli, olumsuz koşullarda kabuğunun içine kaçan ve parmağı ile diğerlerini işaret eden bir korkak değil, herşeye ve herkese rağmen göğsünü cesaretle gererek dolaşandır.
***
Şimdi hocam lütfen söyle bana;
Bu takımı zaten ben kurmadım demek cesaret midir?
İşimizi yapamıyoruz diyerek tribünü hedef göstermek cesaret midir?
Aydınspor maçının önemini çok iyi biliyorduk diyerek maça tek forvetle çıkmak cesaret midir?
Kusura bakma hocam ama yerinde olsam 22 Kasım'da şöyle bir internete göz atardım.
Çünkü bu anlayışla gidersen, tarihimizin sayfalarında 'sıradan' bir teknik direktör olarak kaybolup gideceksin.
Aynayı biraz da kendine tut bence hocam;
Herşeyi çok mu iyi yapıyorsun da bu takım böyle oynuyor?
Herşeyi çok mu iyi yapıyorsun da bu tribün sana öfkeleniyor?
Belki yüzünü ve kulağını biraz camiaya çevirirsen görürsün hocam;
Sen cesaretle,korkaklık arasındaki çizginin yanlış tarafında yürüyorsun;
Ve maalesef bu camia içerisinde korkaklara yer yoktur!
Süleyman YENGİL