İzmir Futbolu İzmir Siyaseti
- Ayrıntılar
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Futbol son on yılda inanılmaz bir değişim gösterdi. Her şey bir yana temelde değişen ve büyüyen şey “para” oldu.
Önce dijital yayıncılığın yaygınlaşması ile yayınların kontrol edilebilir şifrelenebilir bir hal alması TV’lere reklam gelirinin yanı sıra yayın satma gelirinin de yolunu açtı. Kısa sürede bu olay futbol da inanılmaz bir ekonomi yarattı. Ondan sonra genelde yasa dışı giden ve bu sebeple belli bir zümreye hitap eden bahis sistemleri yasal ortama çekilip toplumun her kesimine ulaşır hale getirilince yeni, büyük ve masum olmayan bir ekonomi daha ortaya çıktı. Ve bu iki temel büyük gelir bir anda futbol ekonomisini inanılmaz yerlere götürdü. Futboldan pay alan kesimlerde bu artışla doğru orantılı olarak gelirlerini artırdılar.
Futbol ve Siyaset ilişkisi ise bu ekonomik sıçrayıştan çok daha eski dönemlere dayanıyor. Çünkü futbol hakkında birçok kitabı bulunan yazar Simon Kuper’inde dediği gibi Futbol kitlelere en kolay ulaşım ve kolay ulaşılmasının yanı sıra en kolay etkileme aracı. Ancak futbol ekonomisinin bu kadar büyümediği yıllarda siyaset çok ekstra çaba sarf etmeden birkaç maça giderek birkaç ufak hareket ile sistemde etken olurken ekonominin büyümesi ile daha fazla çaba sarf etmesi ve daha net katkı ortaya koyması gerekir hale geldi.
Bu temel süreci konuştuktan sonra ülkemiz futboluna baktığımızda amatör ligden tutunda süper ligin en tepesine kadar yerel ve ulusal siyasetin futbolda artık masumane gövde gösterileri yapan bir konumdan bizzat futbola yön veren bir konuma ulaştığı artık ülkedeki futbolun tamamen siyasi yörünge üzerinde hareket ettiğini görüyoruz.
Siyasilerin futbola olan etkilerini üçe ayırmak gerekirse masum gözüken ama masum olmayan etkiler, direk etkiler ve nizami etkiler.
Masum gözüken ama masum olmayan etkilerden bahsedersek bir takımın atkısını takmak bir takımın maçına gitmek bir takımın formasını giymek veya bir takımı tuttuğunu ima eder hareketler yapmak bunlar normal ülkelerde masum hamleler olabilir ama kraldan çok kralcılığın tavan yaptığı ülkemizde böyle bir hareket, hareketi yapan siyasinin konumuna göre hakeminden oyuncusundan hocasından federasyonundan bürokratına kısaca eldivenden merdivene elinde yetki bulunan tüm şürekanın o takıma secde etmesine yol açıyor ve haksız rekabet yaratarak böyle bir siyasisi bulunmayan takımlara sportif açıdan zarar veriyor.
Direk etkilere geldiğimizde ise iş tamamen çığırından çıkıyor. Futbolcu transferlerine müdahaleden tutunda milyon dolarlık geliri olan statları hibe etmeye, devlet fonlarının haksız kullanımından tutunda kamu kurumu niteliğindeki şirketlerden milyon dolarlarca sponsorluk parası akıtmaya ve tüm bu inanılmaz desteklerinin karşılığı olarak hocalarını seçmeye, oyuncularını seçmeye hatta ve hatta başkanlarını seçmeye kadar gider fütursuz müdahale talepleri ülke futbolunu esir alıyor.
Pekiyi siyaset hiç mi olmamalı tabi ki hayır çünkü temel amacı toplumun refahı, ülkenin ve şehrin sosyal gelişimi, yurttaşlarının mutluluğu olan bir müessesenin bu amaçların hepsine hizmet eden bir alandan kendini soyutlaması düşünülemez. Siyaset tabi ki de bu sistematiğin içinde olmalı ama kulüplere fayda yaratırken veya destek verirken iki şeye çok dikkat etmeli, bir şehre hizmet edecek potansiyeli olan, daha fazla yurttaşa mutluluk verecek yukarıda saydığımız amaçları en geniş kitleye yayabilecek kulüpleri seçmeli ve verdikleri tabir yerindeyse nizami destekle kulüpler arası haksız rekabet yaratmamalı.
Şimdi bu genel değerlendirmelerimizden İzmir özelinde neler görüyoruz.
İzmir son dönemdeki muhalif duruşu nedeniyle ulusal iktidardan çok kayda değer bir destek göremiyor. Eğer ulusal iktidarın sistemi içinde bulunan bireysel siyasetçiler kişisel çaba sarf ederler ise günlük destekler alınabiliyor. Ama bunlar ülke çapındakilerle değerlendirildiğinde hiç yapılmıyor demek yanlış olmaz.
Yerel iktidara geldiğimizde ise karşımıza bazı belediyeler etken olarak çıkıyor. Örneğin Karşıyaka, Menemen, Buca vb bu belediyeler dönem dönem de olsa kendi bölgelerindeki futbol kulüplerinden en güçlülerini seçerek bu kulüplere zaman zaman nizami, zaman zaman masum gözüken masum olmayan zaman zaman da direk etkilerde bulunuyor.
Göztepe’mizin durumunu analiz eder isek;
Şehrin en büyük hatta ülkenin sayılı kitle takımlarından birisi çok geniş kitlelere ulaşıyor. Başarı potansiyeli ve şehri hareketlendirme potansiyeli çok yüksek. Küme düştüğü yılda bile yaptığı doğum günü kutlamaları ile şehirde festival havası yaşatıyor. Maçları kısıtlı bir bölgeyi değil şehrin neredeyse yarısını etkiliyor ve gündem yaratıyor.
Göztepe’nin lokasyonunda bulunan yerel siyasilere bakarsak tabi ki en önemlisi Konak Belediye Başkanı, ondan sonra gelen Balçova Belediye Başkanı, Narlıdere Belediye Başkanı, son düzlükte Karabağlar Belediye Başkanı. Şehrin yarısı etkileyen bir kimliği olması nedeniyle kaçınılmaz olarak ta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı.
Başkanlarımız bu konuda ne yapar ne eder kısaca:
Balçova Belediye Başkanı: Yanlışsam düzeltsinler ama benim baktığım yerden ne etliye ne sütlüye durumu var eğer kapısına giden Göztepeli olursa çok hatırşinas çok misafirperver çok yapıcı ama faaliyete gelince gözle görülen bir şey yok.
Narlıdere Belediye Başkanı: Bir dönem çok etkindi dernek yönetimlerimizde şirket yönetimlerimizde yer aldı. Ama daha sonra gördük ki bu heyecanı yönetim kurulunda bulunan kişilere özgüymüş kulübümüze özgü değil. Onun kalbi Bizansın sarı kırmızılı takımındaymış. Desteği bir kenara bırakın Kulübümüzün tahsisli malı olan Güven Erkaya Salonu ile Ali Artuner sahalarını kamulaştırdı elimizden aldı bir şekilde.
Konak Belediye Başkanı: Kabul etmek gerekir ki bir öncekine göre bir şeyler yapar gibi gözüktü ama yaptıkları ekonomik sıçrama dönemi öncesi dostlar alişverişte görsün hamleleriydi. Bunun yanında her aşamada ortaya koymaktan çekinmediği Bizanspor taraftarlığı ile seçmenine büyük saygısızlık yaptı. Hangi şehrin hangi ilçenin belediye başkanı olduğunu unutarak ona oy veren yurttaşlarının hassasiyetlerini fütursuzca yerle bir ederek çalıştı. Ve ortada kayda değer hiçbir şey yaratamadan neredeyse görev süresini tamamladı. Bir dikkat çeken gerçekte bütçesinden spora ayırdığı müthiş kaynaktı. Sanki belediye değil de spor kulübü gibi para harcadı çalıştı. Varlar ortadayken yoktan bir şeyler yaratmaya çalıştı. Tek bir soru durumu özetliyor esasında şehrin dört bir yanına billboardlara ilanlar vererek para karşılığı adam toplayarak Avrupa Şampiyonlar Ligi maçına 500-600 kişi zor toplayan bayan futbol takımı Konak Belediyesi Bayan Futbol takımı değil de Göztepe Bayan Futbol Takımı olsaydı bırakın Avrupa’yı Türkiye ligi maçlarını kaç kişiye oynardı. Başarıları sonucu kaç tane seçmeni sevinirdi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı: Sportif alanda hiç olmamayı kendi ilkesel duruşuymuş gibi lanse ederek ben etiğim kaynağından puan toplamaya çalıştı. Ama Tokatsporlulara yemek verdiğinin, Fbsporluların Kongresine gitmesinin, çaktırmadan el altından bazı kulüplere para gönderdiğinin, Göztepe’ye olan derin gıcığı sonucu tüm projelerine bizzat engel olduğunun duyulmayacağını zannetti. Şehrin siyasete karşı ilkesel duruşunu kendi başarısı gibi lanse ederek hiç hak etmediği bir koltuğu yıllarca işgal etti.
Pekiyi sonuç bundan sonra ne olsun istiyoruz. Şunu açıkça söylemekte fayda var.
Biz bir bakanın bizim adımıza transfer yapmasını istemiyoruz,
Biz yerel belediyelerin para karşılığında yönetimlerimize adam sokup kulübümüzü el altından yönetmesini istemiyoruz,
Biz Federasyon, Hakemler, nezdinde lehimize etki yaratacak siyasi hamleler istemiyoruz.
Biz rantlı arazilerin kulübümüze tahsis edilip o arazilerinin rantından siyasilerle paylaşmak istemiyoruz,
Biz hakkımız olmayan tek bir kuruşun kulübümüze girmesini istemiyoruz.
Biz Göztepeliler olarak;
Bu ülkenin en büyük kitle takımlarından biri olarak,
Yerel ve ulusal iktidarların spor yatırımları bütçesinden hakkımız olan payı istiyoruz.
Yerel iktidarların diğer takımların yerel iktidarlarının yarattığı haksız rekabete karşı hakkımızı savunmasını istiyoruz.
Şehrimizde belediye sporcuklara değil köklü spor kulüplerine kaynak aktarılmasını istiyoruz.
Şehrimizi yöneten seçimle gelmiş iktidarların başka şehrin takımlarını tutsalar bile seçmenlerine yurttaşlarına karşı saygı duyup bu duygularını görevleri boyunca askıya almalarını istiyoruz.
Hem bu şehri kendi adayları ile kazanmak isteyen ulusal iktidar partisinden, hem de bu şehri zaman zaman çantada keklik görmesine rağmen savunacak son kalesi olarak değerlendiren yerel iktidar partisinden ve diğer tüm siyasi partilerden.
bu şehri hisseden,
bu şehri yaşayan,
bu şehrin hassasiyetlerine önem veren,
bu şehrin yurttaşlarının duygularına saygı duyan,
bu şehrin değerlerinin farkında bu değerleri körelten değil yücelten politikaları uygulayabilen
ADAYLAR GÖSTERMESİNİ BEKLİYORUZ.
BİZ GÖZTEPELİLER BUGÜN SİYASİ KURUMLARDAN ÜMİDİMİZ OLMADIĞINDAN DAĞINIK DURUYOR OLABİLİRİZ. AMA YEREL SİYASETTE BİZE ÜMİT VEREN BİR ADAYLA NELER YAPABİLECEĞİMİZİ ANCAK DENEYEN GÖRÜR.
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
YORUMLAR
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
-
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
-
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
-
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar: