Uğur Vardan-Radikal
Her şeyin olduğu gibi futbol organizasyonlarının da yazılı olmayan kuralları vardır. Mesela yeni sezonlar genellikle son şampiyonların maçlarıyla başlar (bu aslında çocukluğumuzdaki ‘Dünya Kupası’ şölenlerinde de geçerliydi, daha sonra bunu geleneği ‘İlk maçları ev sahipleri oynar’la değiştirdiler). Geçen hafta ‘Bundesliga’ son şampiyon Bayern’in, ‘Fransa Ligue 1’ da geçen sezonun kralı Paris Saint Germain’in maçlarıyla start aldı. Yarın da İngiltere Premier Lig başlıyor ve ilk haftanın bir tür ‘Gala gecesi’nde son şampiyon Manchester United deplasmanda Swensea’yle oynuyor. Biz ise ligimizin 56. sezonunu bugün Antalya’da oynanacak Medical Park Antalyaspor-Kayseri Erciyesspor maçıyla açıyoruz.
Neden şampiyon açmıyor?
Radikal Spor olarak her daim ‘Büyükler’e göz kırpan, her türlü meseleyi onlar etrafında çözen zihniyete karşı olduğumuz malum ama bir de işin yukarıda da altını çizdiğim gibi bir teamüller yanı var. Peki gerçekten hangi akla hizmet lig bu gece Antalya’da açılıyor? Mantıki bir cevabı var mı? İlk elde yok, zorlayınca çarşamba günü Gana’yla bir milli maç oynandı, son şampiyon Galatasaray’dan kimi oyuncular o mücadelede forma giydiler, zaten 120 dakikalık bir Süper Kupa karşılaşması oynamışlardı, dolayısıyla sezonu Sarı-Kırmızılılarla açamazdılar. İyi ama sezon niçin bugün açılmak zorunda, çünkü sezon içinde cuma geceleri de maç oynanacak, “İlk haftadan ayağınız alışsın” diyerek bu gece ‘zoraki bir açılış’ yapıyoruz.
Başkan gidemiyor...
Tamam kabul, bu gece açıyorsunuz diyelim, peki sezon başlangıcına ilişkin özel programınız var mı?
Mesela geçen hafta Bundes-liga’nın açılışında Bayern, evi Allianz Arena’da Mönchengladbach’ı ağırlarken mücadele öncesi son derece güzel bir gösteri vardı. Tüm kulüplerin bayrakları sahada dalgalanırken Alman Milli Marşı da bir koro tarafından seslendirildi. Futbol Federasyonu Başkanı’nın konuşmasının ardından da maç başladı. Tabii bizde bir kere Federsayon Başkanı nereye giderse gitsin, “Yeeeeter Yıldırım Demirören Yeeeter” sloganlarıyla karşılanıyor. Öte yandan bu sezonunun asıl derdi futbol değil, tribünler. Daha önce de defalarca yazdık; sistemin bugünkü yürütücüsü ve uygulayıcısı konumundaki iktidarın derdi futbolun siyasallaşmaması. Daha doğrusu yasaklanmak istedikleri siyaset değil, muhalefet olma hali... Neyse, önümüzdeki sezonun genel manzarası şöyle olacak: Kitleler ‘Gezi ruhu’nu statlarda sürdürmek isteyecek, siyasi erk de elinden geldiğince onları susturmak adına her türlü dayatmaya soyunacak gibi. Amma velakin tribünün zekâsı siyasetin çok üstündedir, bu yarışı egemenlerin kazanması zor gibi gözüküyor.