Tuğrul Akşar, bir futbol ekonomisti. Bugün herkesin bir şekilde alaka duyduğu meşin yuvarlağı endüstriyel olarak inceliyor. Yeni çalışması ‘Krizdeki Futbol'da Türk futbolunun açmazlarını, bu hale nasıl geldiğini anlatan Akşar, “Kulüpler, başkanların iki dudağı arasında yönetilmez. Kulüplerin gelirlerinden çok giderleri var. Finansal kayıpları da kapatamıyorlar. Türk futbolu borçlanarak büyüyor.” ifadelerini kullanıyor.
Türk futboluna ne oldu?
Türk futbolu kırmızı ışıkta geçerken yakalandı. Geçmişte yaşadığımız sıkıntılar, 3 Temmuz’la dışa vurdu. 120 km hızla giderken duvara çarptık. Aslında bu, kendimize gelmek için bir fırsattı. Ama bunu teptik.
Neden böyle peki?
Aslında her şey futbolun parasallaşması ile ilgili. Endüstriyel futbol, kalitenin yükselmesi anlamına geliyor. Parasallaşmak ise endüstriyelleşmenin getirdiği olumlu ve iyi yönlerin çıkara dönüştürülmesi. Bu, futbolun bağışıklık sistemini çökertiyor.
Nedir bunlar?
Futbolun paydaşları var. 90’ların başından itibaren dijital yayınların gelişmesi, dünyada 4,5 milyar insanın peşinden koşmasına neden olmuştur. Futbola sermaye aktarılmaya başlandı. Ve futbol amacından saptı.
Sermaye nasıl akıyor?
Anti futbol unsurları ile: teşvik, şike, rüşvet, bahis. 1970’lerde futbol zanaat, futbolcularda zanaatkârdı. Ama 90’lı yıllardan sonra parasal gelişme futbolun yapısını değiştirdi. Bahis, futbolu saran kanserdir. Para, fair playı aldı götürdü.
O yüzden mi her yol mubah görülüyor?
Siz futboldaki maddî ödülleri bu kadar yüksek tutarsanız ona ulaşmak için her amaç da meşru görülür. Türk futbolu 600 milyon Euro’luk geliri ile Avrupa’nın 7. büyük ligi. Ama sportif anlamda 2000’den beri düşüş içinde. Yaklaşık 150 milyon dolar geliri olan Türk futbolu bugün 800 milyon Euro’ya yaklaşan geliri var. O yıllarda UEFA’da 7. sıraya, FİFA’da 21. sıradayız. Bugün UEFA’da 10. FİFA’da 53. sıradayız. Maddî anlamda artış varken sportif anlamda gerileme var. Demek ki Türk futbolu iyi yönetilmiyor.
Yöneticiler ne yapıyor?
Ellerine geçirdikleri para ile günü kurtarmaya çalışıyorlar. Bunun da nedeni biz futbolsever bir ülke değiliz. Biz takım taraftarıyız. En son U20’de tribünlerin boş kalması bunun bariz göstergesi. Yabancı futbolculara çok para vererek elde edilen başarı uzun vadede işe yaramıyor. Kulüpler, başkanların iki dudağı arasında yönetilmez. Kulüplerin gelirlerinden çok giderleri var. Finansal kayıpları da kapatamıyorlar. Türk futbolu borçlanarak büyüyor. Stratejik yapılanma hatalarımız var.
Üç büyüklerin tröst olması değil mi biraz da futbolumuzu bu hale getiren?
Bu sebep değil, sonuç. Türk futbolu kendini üç büyüklerin çatısı altında konumlandırmış. Bu düzenlenebilir. Gelir dağılımı dengeli olabilir. Büyük kulüplere sağladığınız sübvansiyon olanaklarını diğer kulüplere de yaparsınız.
Ama bu hiçbir zaman olmadı.
Evet olmadı. Süper Lig’in İskoç Ligi’nden bir farkı yok. Orada Glasgow Rangers ile Celtik arasında bir rekabet var, bizde de Galatasaray ile Fenerbahçe arasında. Bu, futbolumuzun uzun vadede ölümüdür.
Ne yapmak gerek?
Altyapıya yatırım yaparak rekabeti orada güçlendireceksiniz. Kulüp yönetimleri çok ciddî şekilde gerekli düzenlemeleri yapacak. Şimdi üç takımı lig çatısının üstüne, diğer 15 takımı alta yerleştirirseniz liginizin hiçbir değeri olmaz. Oligarşik bir yapılanma var. Bu statüko değişmediği sürece Anadolu kulüplerinin tutunma şansı yok, İstanbul’un egemenliği var çünkü.
Bu egemenlik Türk futboluna başarı sağlamış mıdır?
Türkiye’de 57 senedir profesyonel lig oynanıyor. 2000 yılındaki UEFA Kupası, ardından Süper kupa, 2002 Millî Takım’ın Dünya 3.lüğü bir de 2008’deki yarı final başarımız var. Bu kadar büyük parasal gelirden pay alan kulüplerin başarı sağlayamaması Türk futbolunu güdük kalmasına neden olmuştur. Devlet de bilerek ya da bilmeyerek reytingin ve popülizmin etkisi altında Beşiktaş’a, Galatasaray’a ve Fenerbahçe’ye destek verdi. Bu destek Anadolu takımlarına verilseydi belki daha fazla futbol kalitemiz artacaktı.
Anadolu kulüpleri ne yapıyor peki?
Futbol alım satımından, mevcut finansal gelirden pay almanın derdinde. Ama Bursa gibi şampiyon olmuş bir takım ertesi sene şampiyonluğu istemedi. Çünkü hazırlığı yoktu. Ertuğrul Sağlam gibi şampiyon bir hocanın gitmesi de ayrı bir soru işareti. Trabzonspor şampiyonluk kültürüne sahipti ama o da iç kavgalardan dolayı uzaklaştı. Bizim daha çok şampiyon çıkarmamız lazım. Anadolu kulüpleri kendini gözden geçirmeli.
Ne yapmaları lazım?
Anadolu’da gittiğiniz yöre halkı yaşadığı şehrin takımını desteklemiyor, başka bir takımı tutuyorsa burada çok ciddî bir kültürel problem vardır. Mantalitelerini değiştirmeleri lazım...
Yazınızda da belirttiğiniz gibi Süper Lig’in özelleştirilmesi bu anlamda bir çözüm mü?
Ligin mevcut statükosu değişmeli. Batı futbolunun gerekleri içinde olmamız lazım. Bir kere lig, futbol kulüplerinin kendi malı olmalı. Süper Lig AŞ kurarsın, 18 hisseye bölersin. Bugün kulüplerin kendi kaderlerini tayin hakkı yok.
Futbolcular eskiden arma için oynarlardı, şimdi isimleri için oynuyorlar
Futbol endüstrisinde taraftar müşteri mi?
Evet. Bu, ayıplanacak bir durum da değil. Galatasaray neden Ali Sami Yen'i bırakıp da TT Arena'ya gitti? Çünkü eskiden koltuk başına 75-80 Euro alırken bugün en az 250 Euro gelir elde ediyor. Taraftar, futbol tüketicisidir. Kulüp de ürün satmak için uğraşıyor. Denklem bu kadar basit... Ben müşteri olduğum için yayıncı kuruluş HD yayın yapıyor. Futbolcular kimin sayesinde bu kadar para kazanıyor? Taraftar-müşteri sayesinde kazanıyor.
Futbolcular ‘kramponlu sanatçı' yani…
Aynen… Eskiden formanın arkasında isim yazmazdı. Öndeki arma için oynarlardı. Ama şimdi ismi için, markası için oynuyor. Futbol bugün için şov, aynı zamanda ekonomi.
Simon Kuper'ın “futbol sadece asla futbol değildir” sözünü biz nasıl anlıyoruz?
Bunun böyle olduğunu iyi biliyoruz. Ama gereklerini yerine getirmiyoruz. Avrupalı, futbolu iş kolu olarak görüyor. Bu seviyeye gelmemiz gerek.
Eduardo Galeano gibi siz de “Tanrı'ya güzel bir maç izleyebilmek için yalvarıyorum” diyor musunuz?
Kesinlikle. Çünkü parasallaşma güzel futbolu öldürdü. Savaşlar genelde ekonomi yüzünden patlak veriyor. Futbol da savaş kavramları ile dilimizde. Kafalarımız futbola göre formatlanmış. Statların arena, futbolcuların asker, maçların savaş olmasından son derece rahatsızım.
Kaynak Zaman