Tanıl Bora-Radikal
Brezilya'da düzenlenen FIFA Konfederasyon Kupası, ülkedeki protesto hareketinin hedeflerinden biri. Türkiye'de ise Akdeniz Oyunları'nı protestoculardan kaçırdılar!
Avrupa Birliği’yle mücadele Bakanı Egemen Bağış, Gezi direnişi olaylarına yol açan beynelmilel komplonun sadece Türkiye’yi hedef almadığını söyledi geçen gün. ‘Türkiye gibi yükselen yıldız ülkelerin’ hepsinin başına bu belayı sarıyorlardı ona bakılırsa. ‘Sadece Türkiye’de değil Endonezya’da da, Brezilya’da var’dı olaylar.
Brezilya’da halkı sokağa döken son damla, Sao Paolo’da ulaşıma yirmi kuruşluk zam yapılması olmuştu. Uluslararası medyanın (mel’unlar!) Arap Baharı’yla ve ‘Türkiye’deki kitlesel gösterilerle’ benzeştirdiği isyan günlerce sürdü, milyon insanı harekete geçirdi. Rio de Janeiro’da federal parlamentoyu işgal ettiler. Brezilya da Türkiye gibi on yıldır aynı iktidar tarafından yönetiliyor. Lakin protestoların çizgisi, ona hevesle bakan muhafazakar-sağ siyasete sempati duymuyor, sosyal-demokrat olarak tanımlanabilecek İşçi Partisi iktidarını daha sola çekmeyi hedefliyor. Devlet Başkanı Rousseff “Protestocularla gurur duyuyorum” dedi ya…
2014 Dünya Kupası ve şu aralar oynanan FIFA Konfederasyon Kupası, Brezilya’nın büyüyen ekonomisini ve ağırlığını dünya sahnesine çıkarma kampanyasının bir parçası. Protestolar bu nedenle Konfederasyon Kupası’nı da hedef alıyor. Dünya Kupası’ndan sonra hiç dolmayacak dev lüks statlara 11 milyar euro harcanmasına, hükümetin FIFA ve sponsor kazançlarını garantileyen taahhütlerin altına girmesine, bilet fiyatlarının katlanmasına isyan ediyorlar. Hareketin gözde sloganlarından biri: ‘Dünya Kupası’na değil eğitim ve sağlığa ihtiyacımız var’ .
İlk büyük gösterilerden biri, Konfederasyon Kupası’nın Brasilia’daki açılış maçında gerçekleşti. Sonrasında maçlarda olağanüstü önlemler alındı, protestocular da statlara giden yolları kapattılar. Bizdeki gibi sadece taraftar değil sahiden futbol âşığı bir diyar olan Brezilya’da muhalefetin böyle bir cephe açabilmesi, gerçekten şaşırtıcı.
Brezilyalı futbolcuların duyarlılığı da şaşırtıcı. Hulk şöyle demiş: “Futbolcuların yalnız futbol düşündüğü zannedilir. Ama biz halkın protestosunda haklı olduğunu ve ülkemizde düzeltilmesi gereken çok şey olduğunu gayet iyi biliyoruz.” Bayernli Dante “Ülkemiz daha iyi olsun istiyorlar” diye selamlamış protestocuları. Neymar Meksika maçından önce ‘sahaya protesto hareketinin ilhamıyla çıkacağını’ açıklamış. Yükselen yıldız, işte böyle olur.
Yükselen yıldız Türkiye’nin Akdeniz Oyunları açılışındaki bayrağını ise, tweetlerinde göstericilere ‘Ermeni’, ‘çapulcu’ diyen, sinkaf eden bir ‘sporcu’ tipi taşıdı. Yükselen yıldız Türkiye, Akdeniz Oyunları’na, olimpiyat adaylığı için elini güçlendirecek bir gösteri olarak baktığını hep söylüyor. Organizasyonu, Volos-Larisa şehirlerinin Yunanistan’daki ekonomik krizden ötürü havlu atması üzerine devralmış olmakla böbürlenerek…
Akdeniz Oyunları açılış töreni biletlerinin on dakikada buharlaştığını biliyorsunuz. AKP Mersin ilçe örgütleri yönetimleri, toplu bilet aldıklarını açıkça söylediler. O gün stat çevresine kimse sokulmadı. Tribünlerde kameraların özenle gizlediği büyük boşluklar vardı. Zaten Oyunlar ‘Farkında mısınız? Mersin’de bir şeyler oluyor’ spotuyla reklam ediliyor; kimsenin ilgilendiği yok. Mersin’de olan asıl ‘bir şeyler’, protesto gösterilerinin gaddarca bastırılması, yaralanmalar, keyfi gözaltılardır.
20 yaş altı dünya futbol şampiyonasında da tribünlerin boşluğunu görüyorsunuz. Bu manzaraları nasıl yorumlamalı? Karamsar bakış, ‘milletimizin’ spor ilgisinin (ilgisizliğinin), bir defa daha tescil edildiğini görür. Brezilya’yı da arkasına alan iyimser bakış, halkların artık ‘oyunlar’la o kadar kolay oyalanamadığının işaretlerini görür. Bazen de halk oyunu bozar.