SİNAN GENÇ
Göztepeliliğe yakışmayanlar
Burası Göztepe... Bir zamanlar Avrupa'da Roma, Atletico Madrid, Olympique de Marseille, 1860 München, Petrolul, FC Arges Piteşti, OFK Beograd, Ujpest Dozsa, Cardiff City'leri tir tir titreden, şimdikilerin sözde üç büyük dedikleri Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş'a kabuslar yaşatan ama her gittiği yerde ayakta alkışlanan Göztepe... Avrupa'da destanlar yazan, ligde fırtınalar estiren, lig şampiyonluğu dışında Türkiye'de almadık kupa bırakmayan finallerin takımı Göztepe... Evet, bu takım Avrupa'da Roma ile de oynadı, amatörde Gaybiefendi ile de... Ama hiç ama hiç prestijini bu kadar kaybetmedi. Beni asıl üzen Göztepe'nin Tavşanlı'ya yenilip 2.Lig'e düşmesi değil, düştüğü şu durumdur... Güvenlik güçleri müthiş derecede hatalıdır, kabul. Futbolcular ruhsuz oynadılar ve düştüler ona da kabul. Ama futbol bu. Düşersiniz de, çıkarsınız da. Biri gider, biri gelir... Ama durum düşmekten daha vahim. Kulüpleri kulüp yapan asaletleridir. Göztepe bugün hala futbol dünyasında saygınlığını koruyorsa bu asaletinin eseridir. 'Üç büyük yok, Göztepe var' dedirten aslında sadece alınan kupalar değildir Göztepelilik duruşudur. Nedendir bilmiyorum. Göztepe taraftarının içerisine son dönemlerde öyle bir virüs bulaştı ki bu virüs koca çınarı içten içe kemirmeye başladı. Artık insanlar Göztepe'nin şanından, zaferlerinden çok Göztepelilik ile hiç bağdaşmayanların fotoğraflarıyla anılıyor. Şampiyonluklar fanidir, küme düşmeler gelip geçicidir. Bugün düşersin, yarın çıkarsın. Senin mutsuzluğun, başkalarının mutluluğuna dönüşmediği sürece sen hiç bir şey kaybetmezsin. İşte asıl mesele bu. Göztepelilik nedir? Ölüm kalım maçında henüz maç bitmemişken stattaki koltukları sahaya atıp o anda teslim olmak mıdır, yoksa Şeref Tribünü'ne gidip yöneticilere saldırmak mıdır? Ya da caddeleri, sokakları talan edip kulübünü, tesislerini basmak mıdır?. Veya duvardaki efsanelerin fotoğraflarını ayaklarının altına alıp ezmek, bu kulübüne hayatını verenlere küfür etmek midir, kulübe hizmet etmiş kişileri yerden yere vurmak mıdır? Parasını, mesaisini, gönlünü verenleri kaçırıp kulübün geleceğini ayaklar altına almak mıdır? Göztepelilik asalettir, adamlıktır, vefadır, saygıdır, sevgidir, geçmişine değer vermektir, hoşgörüdür... Göztepelilik ayrı bir kültürdür, tarihtir... Düşerken üzülmeyi, şampiyon olurken sevinmeyi bilmektir... Bizler Göztepeliliği böyle bildik, böyle sevdik. Şimdi vahşetin, holiganizmin adına Göztepelilik diyorlar. Varsın o Göztepe sizin olsun, ben ve biliyorumki benim gibiler gerçek Göztepe ile yaşamaya devam edeceğiz.
NEVZAT GÜZELIRMAK
Güneş balçıkla sıvanmaz
Göztepe Türk Futboluna doğan güneştir. F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş'ın esamesinin okunmadığı yıllarda Avrupa'da elde ettiği başarılarla, bırakın İzmir'i, Türkiye'yi, Avrupa'ya malolmuş sembol bir kulüptür. Kulüplerin yaşam kesitinde her zaman başarı, her zaman balım gülüm devreler olmuyor. Saltanatlarda bile şaaalı dönemlerin yanısıra gerileme ve çökme devreleri yaşanıyor. Birinci Lig'de duman attırdığımız dönemlerin yanısıra, amatör kümeye kadar indiğimiz devreleri de unutmamalıyız. Ama Göztepeli, sevgili kulübünden hiç vazgeçmedi. Eskişehir'deki terfi maçlarına destek için 3 bin kişi gidildiğini unutmak mümkün değil. Biz tam ümitsizliğe yuvarlandığımız sırada İmam Altınbaş kulübe sahip çıktı, amatör kümeden, PTT 1. Lig'e kadar yükseltti. Geride bıraktığımız sezon birtakım zincirleme hatalar yaşandı. Transferde birbirlerine uyum sağlayacaklar alınacağına, ismen gözde ama doku uyuşmazlığı yaşayan oyuncular biraraya getirildi. Güvenilen hocalar da takımın başına getirildi, onlar da beklenen performansı sağlayamadı. Ve neticede iş, döndü dolaştı, Atatürk Stadında Tavşanlı'ya yenilmeme şartına bağlandı. Maalesef korkulan oldu, 80. dakikada rakibin golü geldi. Taraftar da o dakikadan sonra ortalığı dağıttı. Halbuki futbol, başarabilirsen zengin skorlu bir oyun. Kalan 10 dakika ve uzatmalarla 15 dakikada beraberlik golü bulabilirdik. Olaylar herkes gibi futbolcuları da sindirdi ve sonuç hüsran oldu, küme düştük. Sonrası olaylar akıl alacak gibi değil. Başkan Altınbaş'a protokol tribününde saldırmak, TRT'nin naklen yayın aracını tahrip etmek, hızını alamayıp kulübü talan etmek. En fazla üzüldüğüm, bu takımın gerçek efsane hocası Adnan Süvari'nin kulüpteki portresini parçalamak. Siz Süvari'nin bu kulübe neler kazandırdığını bilemiyorsanız, bu kulübün şanlı tarihinden de haberiniz yok demektir. Süvari'nin inanılmaz futbol bilgisiyle (A) Milli Takımda 7 Göztepeli birarada forma giydik. Bağırıyorsunuz, "Hanginizin var böyle şanlı tarihi? Kim oynadı yarı finali?" diye. İşte bu kulübü Avrupa'da zirveye taşıyan sihirli futbol adamı Adnan ağabeydir. Benim İmam Altınbaş'la resmimi de parçalamışsınız. İnanın umrumda değil. Göztepeliliğimi, gerçek Göztepeliler zaten değerlendirirler. Ama Altınbaş'ı kaçırtmanın kulübü nerelere indireceğini bilmeniz gerekirdi. Duyduğuma göre bırakmaya karar vermiş. Yerden göğe kadar haklı. Milyonlar verecek, karşılığında dayak yiyeceksiniz. Yazık, çok yazık.