KONU 1 İĞNE : Spor Bakanı sayın SUAT KILIÇ buyurmuşlar ki : TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nde artık şike olamayacaktır. Ne kadar güzel. Bu cümleyi kısaca irdelemek isterim :
Son zamanlarda ülkemiz gündemini fazlasıyla meşgul eden bir terim olan"şike" esasen Fransızca bir kelimedir . (Fr. Chiqué).
Şike kelimesi gerçek anlamında direkt olarak spor karşılaşmalarının sonuçlarını değiştirmek için maddi veya manevi çıkar elde ederek yapılacak hile üzerinde anlaşmaktır. Üzerinde anlaşılan hilenin gerçekleştirilmesi sonucunda şike yapılmış olur. Hile ise Arapça kökenli bir kelime olup , “birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika “ anlamlarına gelir.
Şike kelimesi mecazi anlamında , spor karşılaşmalarının da dışına çıkarak , herhangi bir çıkar karşılığı herhangi bir iş hakkında bir hile üzerine anlaşılması ve bu hilenin uygulanması anlamına gelmektedir.
Kısacası , olması gerekeni bir şekilde değiştirip kendi iradeniz ve isteğiniz doğrultusunda gerçekleştirmektir .
Spor bakanımız Sayın SUAT KILIÇ . Çok net ve yoruma açık olmayan basit iki sorum var :
1-Ülkemizde siyasi iktidar , bizzat şahsınız ya da sair kabine üyeleri ya da milletvekilleri aracılığı ile , PTT 1.Lig'in 2012-2013 sezonu sonucunda bir üst lige çıkacak takımları dolaylı da olsa belirleme anlamında girişimleriniz oldu mu ? Futbolcu transferlerine direkt olarak müdahele edildi mi ? Edilmedi ise ne ala . Ama edildi ise ve halen de siyasi iktidarı arkasına alabilmiş birkaç kent takımı için kayırmalar yapılıyorsa bu da ŞİKENİN dik alasıdır ve ayıptır günahtır , SUÇTUR. Gözümüzün içine baka baka inanmadığımız şeyleri söylemekten vaz geçiniz.
2-İzmir'e iki adet stad yapılacağını , birini karşıya birini de güneye yapacağınızı , 5 büyük İZMİR takımının da bu stadlardan faydalanacağını buyurmuşsunuz. Büyük takım kavramından ne anladığınızı bilmiyorum. Futbol takımı olma anlamında kesekenin kendilerini İZMİR'li saymadıklarını biliyor musunuz ? İZMİR'in güneyinde gerek tarihi , gerek başarıları ve gerekse taraftar yoğunluğu anlamında İZMİR=GÖZTEPE denklemini ve gerçeğini biliyor musunuz ?
Bilmiyorsunuz. O zaman İZMİR hakkında birşeyler buyuracağınız da lütfen dersinize iyi çalışın . Stad filan da yapmayın bize. Alsancak Stadını bize verin yeter. Biz kafamıza göre mabedimizi düzenleriz . Ha orayı illa ki AVM yapacağız hemşerim yaklaşımı içerisindeyseniz de sittin sene İZMİR'i unutun .
KONU 2 – ÇUVALDIZ : “Yenilsen de yensen de taraftarın senle” diyen GÖZTEPE sevdalısıyım . Kendi sahamızda 2-0 yenik düştüğümüzde sadece bu maç için 500 km gelip 500 km döneceğim gerçeğine rağmen rakip takımı alkışlamam ve kendi takımıma küfretmem . Kendi takımıma hep bir ağızdan “Hepiniz o... çocuğunuz” diye bağıranlar benim gözümde kesekelidirler . Hiç kimse benim takımıma öyle bağıramaz . Arıza çıkar . Maçta atacağımız tek gol küfür kıyameti değiştirecekse o tribünde olmanın hiçbir anlamı yok . Halihazırda lig 6. olan Boluspor takımını ilk yarıda sahasına hapseden , ikinci yarıda 10 kişiye rağmen beraberlik şansını da yakalayıp top kullanma üstünlüğünü rakibine kabul ettiren , kapasitesi son derece sınırlı bu takıma , ALİ KUÇİK – HALİL – GÖKHAN EMRECİKSİN – ALİ BİLGİN – PAULİNHO girecek , Herve Tum ve Ergin Keleş çok daha iyi olacak ve takım bir iki hafta sonra seri galibiyetler almaya başlayacak. O zaman küfrettiğimiz takıma kucak açacak ve forma almak için sıraya gireceğiz öyle mi ? Yok ben yapmam . Hem ben ilk yarıda hep bir ağızdan küfrettiğim adamlardan para pul da istemem . Sonrasında alkışlamam da . O zaman bunun adı SKOR taraftarlığı olur .
Şimdi sosyal medyada adımız yönetim yalakasına çıkar. Ben baştan söyliyim . Ben GÖZTEPE taraftarıyım. Yani tarafsız filan değilim. Ben sevdiğim için taraftarım. İçip içip küfrederek değil , takımım ve kulübüm için en güzel en faydalı nasıl işler yapabilirimin derdindeyim. Zaten o küfredenler değil onbinlerce sessiz çoğunluk belirleyici güçtür . Zira taraftar olmak sevmekle başlar . Sevdiğimiz içindir ki yine hafta sonu yollara düşüp Rize 'de sevdamızı yalnız bırakmayacağız . Sevdiğimiz içindir ki o güzel armayı göğsünde taşıyanlar sahaya çıktıklarında yine gırtlaklar patlayana kadar bağıracak ve alkışlayacağız. Bu hep böyle sürüp gidecek. Takımın nerede nasıl oynadığının hiç önemi olmadan. Yenmiş yenilmiş , düşmüş kalkmış hesabı yapmadan . Peşinden devam edip gidecek . Ama ben ne başkanıma , ne yöneticime ne futbolcuma asla ama asla küfretmeyeceğim. Yensek te yenilsek te seveceğim. Öyle öğretti atalarımız bize . İyi olunca iyi kötü olunca kötü olma evlat dediler. Ben yönetimin tarafındayım. Ben yöneticinin tarafındayım . Ben malzemecinin , basın sözcüsünün , müdürün , kulüp menejerinin, kulüp şöförünün yanındayım . Ben GÖZTEPE GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ yanındayım. Sonuna kadar da taraflıyım . Hep te gururla öyle kalacağım .
Takıma ve yöneticilere küfredenlere sorarım : İşverenleriniz ya da müşterileriniz siz işinizda hata yaptığınız da yeterli olamadığınız da annenizin hatırını mı soruyorlar hep bir ağızdan ?
SAYGILARIMLA...NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE'MİZE BİR ŞEY OLMASIN...
MUSTAFA DALYANOĞLU...