Bir cumartesi öğleden sonra...
İnsanlar yavaş yavaş toplanıyor güzelyalıda
Ligin başlamasına günler kala kurulan kadroyu maç öncesi tesislerde ziyaret edecek taraftarımız. Heyecan tavan yapmış
Nasıl yapmasın ki?
Başkan hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, bonservisi elinde olan oyuncuları değil teknik direktörü kim faydalı olacak dediyse almış takıma katmış.
Herkes scout ekibinin uzun araştırmalar sonucu kadroya kattığı yabancıları merak ediyor
Menajerler bertaraf edilmiş, scout ekibiyle teknik heyetin koordineli çalışmasıyla bir sezon boyunca izlenen, istatistik ve raporları tutulan oyuncular taşıyacak efsane formayı.
İşi şansa bırakma diye birşey yok yani…
'Arkadaşlar haydi' sesleri yükseliyor toplanma alanından.
Ellerde sarı kırmızı çiçekler, tepsi tepsi baklavalar...
Göztepe Gürsel Aksel Spor Komplekslerinin önüne geliyoruz
Herkesin yüzüne refleksif olarak bir tebessüm oturuyor.
Kapının girişinde dev bir Göztepe arması karşılıyor bizi.
Sarı kırmızı tabela, koca kaptanın adını haykırıyor adeta.
İçeriye giriyoruz
Yan yana sıralanmış son derece bakımlı sahalar, kondisyon salonları, oyun odaları,lojmanlar...
Minik Göztepeliler idmanı bitirmiş ağabeylerini izliyorlar, sarı kırmızı formayı ileride terletmenin hayaliyle…
İdman bitiyor, çiçekler veriliyor, baklavalar yeniyor.
Başarı dilekleriyle çıkılıyor tesislerden.
Herkesin yüzünde tebessüm, başı dik bir duruş.
Hatırlıyor musunuz incirlatında yarı sahada idman yapardık diyor birisi.
Yüzler düşüyor birden, ''Hakkaten be kardeşim ne rezillikti, helal olsun başkana ne tesis yaptı' sözünü onaylayan cümleler izliyor peşi sıra.
Ve beklenen gün geliyor.
Göztepe kendi stadyumunda sezonun ilk maçına çıkıyor.
Tam 35.000 kapasiteli stadyumun tribünleri tıklım tıklım.
Herkes hayranlıkla bir o tribüne bir bu tribüne bir gıcır gıcır sarı kırmızı koltuklara bakıyor
Saatler önceden dolan stadta muhabbet gırla...
Hatırlar mısınız diyor birisi duvarlarına işerdi millet eski stadın…
Tribüne ineceksin, merdivenlerden ortadan bir demir geçer,eğilir bükülürsün maç biter çıkamazsın, sesimi duyuracağım diye boğazını patlatırsın,gene de baskı kuramazsın, ne rezillik çekmişiz be arkadaş...
Onaylıyor hemen herkes kulak kabarttığı bu konuşmayı
Protokol tribün hareketleniyor birden. Başkan her zaman yaptığı gibi işi gücü bırakmış Göztepesiyle ve taraftarıyla kucaklaşmaya gelmiş.
Sıradan tokalaşıyor herkesle
Tesisleri bize kazandırmada büyük faydası olan kulüp müdürüyle, transferi zamanında bitiren başkan vekiliyle, futbolcuları gece gündüz takip eden nerede ne yaptıklarını bilen futbol direktörüyle, takımın en ufak bir hakkının bile yendiğini gördüğü zaman masaya yumruğunu vuran, taraftarın sevgilisi basın sözcüsüyle...
Sonra dönüyor tribünlere ve el sallıyor, karşılık veriyor cefakar taraftar büyük bir memnuniyetle.
Ancak birden müthiş bir uğultu kopuyor, rakip sahaya çıkıyor çünkü
Tıklım tıklım tribünlere bakıyor konuk takım oyuncuları, bir ikisi kafa kafaya vermiş gergin gergin konuşuyor, herhalde geçmiş olsun kardeşim diyor, biz burdan zor çıkarız!
Göztepe sahaya çıktığında ise yıkılıyor ortalık, herkes sahadaki 11 futbolcuya bakıyor ,bir kat daha artıyor heyecan
Ofansif bir kadroyla sahadayız, belli ki saldıracağız, adımıza yakışan şekilde…
Zaten A.madrid'e bile 3 gol atan bir takımın, iç saha maçında sahaya tek forvetle çıkıp 1-0 zihniyetinde oynaması düşünülemez!
Maç başlıyor, sağ bek sol bek vızır vızır bindirmeler yapıyor scout ekibin getirdiği yabancılar döktürüyor tüyler diken diken ayakta herkes bağıyor;
‘abi nerden bulmuşlar bu adamı ya helal ols…’ cümle bitmeden kırıyor rakibin belini yeni transfer YÜRÜ BE OĞLUMM nidası yükseliyor
Hatalı bir ofsayt bayrağı kalkıyor aniden, sahanın dibindeki tribünler fırlıyor ayağa, ıslıklar uğultu izmirin tamamından geliyor sanki
Hakemin dolaşıyor eli ayağına
Beş dakika sonra ceza sahasında biçiyorlar futbolumuzu, kolay değil göre göre vermemek penaltyı bu stadyumda, bu baskıda…
Zırt çalıyor hakem düdüğü
Top ağlara gidince yıkılıyor ortalık.
Geçen dakikalar bir şey değiştirmiyor, teknik direktörümüz saha kenarında fırçalıyor beklerini çıksanıza atağa diye.
Hakemin bitiş düdüğüyle birlikte tribünün önüne sıralanan futbolcular hep beraber söylüyor isyan marşını TAM 35.000 kişi.
Arabamıza doğru yürürken dünyanın en mutlu insanlarıyız sanki.
Kaçan pozisyonları,haftaya gideceğimiz deplasmanı, organizasyonu konuşuyoruz.
Yorgunlukla uzanıyorum arka koltuğa, yüzümde hala bir gülümseme.
Sonra babamın bağırmaktan kısılmış sesiyle uyanıyorum.
‘Hadi oğlum kalk, geldik eve’diyor.
Radyoda bir Sertab şarkısı, ‘RÜYA’ çalıyor.
HADİ YÜREĞİM HA GAYRET
HELE SIKI DUR HELE SABRET
BAŞINI EĞME DİK TUT
BU BİR RÜYAYDI FARZ ET…
Süleyman YENGİL