Simon Kuper
Geçtiğimiz sezon, Avrupa'da kulüp futbolunun en büyük maçı olan Şampiyon
Ligi finalinin büyük ölçüde veri analiziyle belirlendiği pek az bilinen bir
gerçektir. Bayern Münih o gece biri maç esnasında olmak üzere toplam altı
penaltı kullandı. Chelsea kalecisi Petr Cech, tüm penaltı atışlarında doğru
köşeye uzandı ve iki penaltıyı kurtararak maçı kazandırdı. Çek kaleci,
maçtan sonra gizemli bir ifadeyle, "Ya çok iyi tahmin ettim ya da çok iyi
tahmin etmeye hazırdım," dedi. Konu biraz daha araştırıldığında, olayın
sadece tahmin etmekten ibaret olmadığı ortaya çıktı. Chelsea'nin veri
departmanı, Cech'e Bayern Münih'in 2007'den beri çektiği tüm penaltıları
içeren iki saatlik bir DVD vermişti.
Veri analizinin geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi dışında Premier League'in
de sonucunu belirlediği söylenebilir. İngiliz futbolunun Chealsea'ninkiyle
birlikte belki de en gelişmiş veri departmanı olan Manchester City'nin veri
departmanı, farklı liglerden ve farklı sezonlardan 400 korner atışını
inceledi. Çalışmanın sonucu, kaleye doğru dönerek giden, içeri kavisli
atışların en tehlikeli korner atışları olduğunu gösterdi. Departman,
uğraşlarının sonucunda City'nin şüpheci menajeri Roberto Mancini'yi bu
bilginin hikmetine ikna etmeyi başardı ve City, geçtiğimiz sezon 15 golle
Premier League'de kornerden en fazla gol atan takım oldu. Üstelik
şampiyonluğu getiren gol, Vincent Kompany'nin maç kazandıran kafasıyla,
içeri kavisli bir kornerden geldi.
Kısaca söylemek gerekirse, veri analizi küresel futbolun yükselen değeri
haline geldi. Spor dünyasına Oakland A beysbol takımıyla 20 yıl önce giren
analiz kavramı basketbol, kriket ve bisiklet gibi sporları baştan aşağı
değiştirdikten sonra, sıra bu konuda tutucu olan futbola geldi.
Bu fikir futbolda güçlü bir direnişle karşılaştı. Kulüpler genellikle
oyunculuk zamanlarında edindikleri "içgüdülerine" güvenen, entelektüel
düşünce karşıtı antrenörler tarafından çalıştırılır. Futbolun istatistiksel
verilerin işe pek yaramadığı, çok akışkan ve tahmin edilmesi güç bir oyun
olduğu, bu eski toprakların sık başvurdukları argümanlardan biridir. Bu
düşüncede bir doğruluk payı var. Bugüne kadar veriler en fazla iki açıdan
fayda sağladı. Birincisi, gollerin toplamda üçte birinden fazlasının
atıldığı korner, serbest vuruş ve penaltı gibi "duran toplar." Ne de olsa,
bir takım, duran toplarda oyuncularının nerede duracağına önceden karar
verebiliyor ve bilinmeyen değişkenlerin sayısı sınırlı.
İkinci olarak, veri analizi oyuncuların kondisyonunu çok büyük ölçüde
geliştirdi. Artık takımlar eskisine göre oyuncularının sağlıklarıyla ilgili
çok daha fazla şeyi, çok daha sık ölçüyor. Kısa sayılabilecek bir süre
önceye kadar, İngiliz kulüpleri oyuncularının aşırı bira içmesinden
kaygılanıyordu. Artık Manchester City, oyuncularının çok fazla espresso
içip dehidre olmalarından kaygılanıyor.
Futbol dünyasının önündeki yeni zorluk, kalitesi değerine göre yüksek olan
futbolcuları değerlendirmek için yeni ölçümler geliştirmek. Örneğin, üçüncü
bölgede yapılan olumlu pas yüzdesi, bir ofansif orta saha oyuncusu için bu
anlamda kilit istatistiklerden biri olabilir. Kulüpler bu tür soruların
yanıtlarını bulabilirse, büyük hayal kırıklıklarıyla sonuçlanan
transferlerin sayısını azaltabilirler. (Liverpool'un geçtiğimiz yıl Andy
Caroll için Newcastle'a 35 milyon pound ödediğini hatırlayın.) Veri
uzmanları istedikleri noktaya ulaşmış değiller, ancak diğer sporlarda
yaptıkları devrimleri düşünürsek, kimse onlara karşı bahis oynamamalı.
Gencer Aydar'ın Göztepelist mailliste attığı mailden alıntıdır.