Fenerbahçe-Göztepe maçı değildir bu...
Göztepem’in gelmiş geçmiş en büyük efsanesi’dir, Gürsel Aksel... Aralıksız 17 sene formamızı giydi,
11 sene kaptanlığımızı yaptı, milli oldu, şu anda hem hatıralarımızda, hem de stadımızın adında yaşıyor.
Futbolu bırakınca...
Teknik direktör oldu.
Sene 1977.
Orduspor’u çalıştırıyor.
Ligin son haftası...
Orduspor-Göztepe.
Orduspor rahat...
Göztepe ise, mutlaka puan almak zorunda; berabere kalırsa, kurtuluyor, yenilirse küme düşüyor.
Göztepeli yöneticiler, Gürsel Aksel’i vicdan muhasebesi yapmaya zorlayarak, “kaderimiz senin
elinde, gözünü seveyim topçularınla konuş, maça fazla asılmasınlar” demeye getiriyor. Gürsel
Aksel, vicdanının sesini dinliyor ve ayağa kalkarak, Göztepe tarihine altın harflerle geçen o
cümleyi söylüyor: “Siz çıkıp, futbolcunuza maçı satın diyebilir misiniz? Biz, Göztepe’de formamıza
hiç ihanet etmedik, ettirmedik. Size şerefli bir forma bıraktık. Göztepem düşecekse,
şerefiyle düşecek, kusura bakmayın!”
Sonra... Giriyor Orduspor’un soyunma odasına “arkadaşlar” diyor, “Göztepe benim canım,
kanım, herşeyim... Ama sakın duygusal davranmayın. Çıkın, mertçe, erkekçe oynayın ve
maçı kazanın!”
Netice?
Orduspor 2-1 kazandı.
Göztepe küme düştü.
Göztepe’nin soyunma odasında matem vardı ama, Orduspor’un soyunma odası da adeta
cenaze evi gibiydi... Gürsel Aksel, hüngür hüngür ağlıyordu.
Gürsel Aksel’i teselli etmeye çalışan Orduspor’lu futbolcular arasında, o sezon yıldızı parlayan
gencecik biri vardı... Gürsel Aksel’den “adam gibi adam” olmayı öğrenen bu genç futbolcu,
Erdoğan Arıca’ydı.
Gürsel Aksel, o maçtan sonra, resmen hayata küstü, topladı bavullarını, Ordu’dan ayrıldı,
yakınlarının anlattığına göre, bir aydan fazla kimseyle konuşmadı. Sonraki sezon Rizespor’un
başına geçmişti, ki, bir benzin istasyonunda patlama oldu, maalesef oradaydı, yedi kişiyle birlikte
hayatını kaybetti. O hafta, birinci ligdeki bütün maçlarda, Gürsel Aksel anısına bir dakikalık saygı
duruşu yapıldı.
Gürsel Aksel’le beraber Ordu’dan ayrılan biri daha vardı... Genç yıldız Erdoğan Arıca, o sezon
Galatasaray’a transfer oldu, oradan Fenerbahçe’ye geçti, hem Fenerbahçe’de hem milli takımda
kaptanlık bandını taşıdı, ömrünün sonuna kadar hep “Fenerbahçeli Erdoğan” olarak anıldı.
Aktif futbolu bırakınca, Gürsel Aksel gibi teknik direktör oldu. Çalıştırdığı takımlardan biri, Gürsel
Aksel’le birlikte küme düşmesine sebep oldukları Göztepe’ydi. Biz Göztepeliler onu çok sevdik.
Adam gibi adamdı... Gerçek bir futbol emekçisiydi. Galibiyet primi olarak aldığı paraları, kulübün
geçim sıkıntısı çeken personeline dağıtıyordu. Sadece biri hariç... Kulüp binasındaki güvenlik
görevlisine asla tek kuruş vermiyordu. Hatta, bırak para vermeyi, o güvenlik görevlisini
yumruklamıştı! Çünkü, Göztepe’nin eski bir topçusu, torunuyla birlikte stata gelmiş, o güvenlik
görevlisi utanmadan, eski topçuyu içeri sokmamıştı.
Erdoğan Arıca’yı öfkelendiren hadise buydu. Futbolcularına çok düşkündü. Ailesi gibi görürdü.
Futbolcuların hakları yüzünden yönetimle ters düştü, aldı ceketini gitti... Ki, o ceketinde, sonraki
yıllarda bile Göztepe rozeti taşıyordu. Göztepe’yi bıraktığında, Göztepe liderdi.
Göztepe taraftarları ağlayarak uğurladı Erdoğan Arıca’yı, asla unutmadı... Samsun, Antep, Bursa,
sayısız Anadolu takımını çalıştırdı, amansız hastalığa yakalandı, maalesef bu sene vefat etti. O hafta,
Süper Ligdeki bütün maçlarda, Erdoğan Arıca anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
Şimdi, o Göztepem...
Kadere bak, Orduspor’u eledi.
İzmir doğumlu, İzmir milletvekili, İzmirli başbakanın adını taşıyan statta, Fenerbahçe’yle karşı karşıya.
O yener, bu yener...
Hikayedir.
Maç değildir çünkü bu.
Gürsel Aksel’e, Erdoğan Arıca’ya, futbolu futbol yapan “adam gibi adam”lara saygı duruşudur.
Yılmaz Özdil - Fanatik Gazetesinden Alıntılanmıştır.