Rekorlu Bir Derbi - Devrim Cem / Evrensel (3.12.2012)
-
İzmir, Selanik’le birlikte Osmanlı topraklarında futbol heyecanının
yaşandığı ilk şehir. Altay, Altınordu, İzmirspor gibi köklü takımların
kurulduğu şehirde Göztepe ve Karşıyaka arasındaki rekabetin ayrı
bir yeri var. “Körfezin Ayırdığı Biraderler” olarak da adlandırılan
Göztepe-Karşıyaka rekabeti, dünyadaki diğer derbiler gibi sınıfsal,
etnik, dini temellere dayanmıyor. Rekabetin kaynağını “kente
aidiyet” meselesi oluşturur. İzmir’in kuzey yakasında bulunan ve
ismini doğduğu topraklardan alan Karşıyaka, İttihat ve Terakki
Cemiyeti’nin himayesinde 1912 yılında kurulmuş, kendisine
renk olarak da “İslam’ın yeşili ve Türk bayrağının kırmızısını”
seçmiştir. Kentteki gayrimüslimlerle özellikle Rumlar ve
Ermeniler ile mücadele etmek maksadıyla kurulan Karşıyaka,
Birinci Dünya Savaşı yıllarında bu takımlarla birçok maç yapmıştır.
1913 yılı sonlarında İzmir’e gelen Celal Bayar, spor yapan ve
aralarında Adnan Menderes’in olduğu gençleri İttihat ve Terakki
Cemiyeti’ne davet eder ve körfezin diğer yakasında 1914 yılında
Altay kurulur. O yıllarda Karşıyaka’nın en büyük rakibi olan
Altay’da başarıyı sahiplenme duygusuyla ayrılmalar başlar.
Önce 1923 yılında Dönertaş grubu Altay’dan ayrılır ve 1924 yılında
Altınordu kurulur. Şehrin güney yakasında bulunan Kokaryalı (Güzelyalı) gençlerinin, Alsancaklılar ile arası
açıktır ve 1925 ; yılında bir tren yolculuğunda yaşanan tartışma neticesinde Altay’dan ayrılma kararı alınır.
Bu karar üzerine de, semtin isminden hareketle Göztepe kurulur ve sarı-kırmızı renkler tercih edilir. Göztepe
başarılı oldukça şehrin kuzey yakası ile güney yakası arasındaki kutuplaşma artarak ezeli rekabet başlamış
olur. Göztepe’nin altın yılları olarak kabul edilen ve Avrupa Kupaları’nda başarılara imza attığı 1960’lı yıllarda
İzmir’de Göztepe çılgınlığı baş gösterir. Böylece Göztepe, İzmir’i dünyaya tanıtan bir simge haline gelmiştir
artık. Bu duruma Karşıyakalılar sessiz kalmazlar ve Biz İzmirli değiliz, Karşıyakalıyız diyerek bağları hepten
kopartırlar. Artık plakaları kendi deyimleriyle 35 ½ (otuz beş buçuk)’tur. Bu söylem karşısında Göztepeliler
de biz İzmir’i temsil ediyoruz diyerek Tam 35 sözünü kullanmaya başlarlar. 16 Mayıs 1981 yılında İzmir
Atatürk Stadı’nda oynanan Karşıyaka-Göztepe derbisi, dünya futbol tarihine ikinci lig tarihindeki en kalabalıkkarşılaşma olarak geçer ve 80 bin kişinin izlediği belirtilen maç Guiness Rekorlar kitabına girer. Sonraki
yıllardaki sportif başarısızlıklarla ters orantılı bir şekilde her iki takımın taraftar sayılarında artış söz konusudur.
İzmir’in her noktasında görülebilecek bu rekabetin, bir kenara bırakıldığı ve ortak taraf olunduğu ender hususların
başında İstanbul takımlarının hegemonyasına karşı “kendi şehrinin takımının tutulması” felsefesi gelir. Örneğin
İzmir’de oynanan Türkiye-İngiltere milli maçında sahaya İstanbullu Birol’un yerine, Karşıyaka taraftarlarının
“İsmail sahaya, İsmail sahaya” diye bağırması ve Göztepe’nin efsane amigolarından “Başbakan” lakaplı İsmail
Kocaoğlu’nun sahaya inip amigoluk yapmasını sağlaması “İzmir’e sahip çıkmak” anlamını taşıyordu. Yedi yıl
gibi uzun bir süreden sonra geçtiğimiz sezon iki, bu sezon da bir Göztepe-Karşıyaka derbisi yaşandı İzmir’de.
Ve her üç maçtan hafızalara kazınan sahadaki rekabetten çok tribünlerdeki rekabet oldu.