Ahmet Talimciler-Sabah
Türkiye liglerindeki yaygınlığına her daim tanık olduğumuz stadyumdaki kalabalık ile örtüşmeyen biletli seyirci sayısı olgusu, son iki hafta içinde tekrar gündeme geldi. Önce Karşıyaka ile Göztepe arasında oynanan karşılaşmada stadyumun içinde yaklaşık 20 binlik bir taraftar kitlesi bulunuyorken, biletli seyirci sayısı ise on dört bin civarındaydı. Benzer durum geçtiğimiz hafta Akhisar belediye gençlik spor ile Fenerbahçe arasında oynanan karşılaşmada da yaşandı ve üstelik bu kez sahte bilet satan altı çocuk da gözaltına alındı. Bir taraftan endüstriyel futbol ve onun nimetlerinden söz ediyoruz, öte taraftan ise hala daha stadyumun içerisine giren biletsiz seyircilerin önüne geçemiyoruz. İşin ilginç tarafı ülkemizde halen bütün bir yıl boyunca bütün ligler içerisinde maçları izleyen seyirci sayısını ve bu seyircilerin bıraktıkları hasılatın ne kadar olduğunu da bilmiyoruz. Stadyumlara kaçak olarak giren seyircilerin hangi yolları kullandıklarını ve kimlerin aracılığı ile içeriye girebildikleri konusunda kulüp yönetimlerinin olduğu kadar, stadyum yönetimlerinin ve tabii ki güvenlik güçlerinin de yapması gerekenler söz konusu. Ancak Türkiye’de futbolun her alanında olduğu gibi, bu alanında da samimiyet eksikliği ve vurdumduymazlık devam etmektedir. Stadyumlara gelen taraftarların/seyircilerin ya da müşterilerin en temel ihtiyaçlarının bile karşılanamadığı bir ortamda, federasyonun 2014 yılında uygulamaya sokmayı planladığı elektronik bilet ile çözülebileceğine de inanıyor olabilirsiniz. Fakat bu uygulama devreye sokuluncaya kadar neler yapılabileceğini de hesaba katmak zorundasınız.
Kulüplerine ölümüne bağlı olduklarını iddia eden, buna karşın beş kuruş para vermeden içeriye girmenin yollarını arayanlarla mücadele etmek futbolun tüm aktörlerinin görevidir. Çünkü bu yapıyı besleyen kişiler aynı zamanda stadyumlar içerisindeki şiddeti, küfrü ve yaptıkları uygunsuz davranışlar ile kulüplerinin gişe gelirlerini engelleyecek cezaların alınmasına da neden olmaktadırlar.