Adı hariç her şeyi kötü olan bu stadyumda hep aynı senaryo,
Rolü aynı, isimleri farklı oyunculardan kurulu bu oyunda, sahne tozunu hep taraftarın yuttuğu kötü bir tiyatro…
Her hafta yüzümüzde tebessümle ayakta alkışlama beklentisiyle afişlerine bakıp kandığımız bu oyun aslında bir drama
Sızlayan kemikler kırılmış, sesler kısılmış, moraller dip yapmış; halimiz koma…
Sahnede mi bir yanlışlık var, senaryoda mı, oyuncularda mı, yönetmende mi yoksa tamamında mı?
Dört bir yanı cennet memleketin, borç batağındaki kulüplerinden gelip İzmir’in güneşine, denizine, kısacası büyüsüne bu kadar mı kapılır insan?
Öyle ki en iyi yaptığı iş olan koşmayı, orta yapmayı, topa vurmayı bile unutur?
Keramet kimdedir bakmak gerekir.
Fakat bir şey var;
Adına Bank Asya diyin, PTT 1.lig diyin iki senedir bu kadar para harcanarak, bırakın iddialı olmayı ilk altıyı bile zorlayamamanın, taraftara zirve heyecanı değil sadece düşmeme adrenalinin yaşatıldığı bu ortamda karbon kağıdının altına da bakmak gerekir.
Geçen sene o kadar sakatı verdiğimiz ve takımın 60.dakikadan sonra pilinin bittiğinin açıkça görüldüğü aynı tesislerde idman yapılması, geçen sene sadece 4 maç kazanabildiğimiz aynı stadyum da maçların oynanması, tekrar ve tekrar taraftarın ve kulübün vizyonunu, misyonunu bilmeyen hocalarla çalışılması gözümüze tekrar çarpacak olan dip notlardır.
Belki de radikal bazı kararlar almanın zamanı gelmiştir. Tesis anlamında, maçları oynadığımız stadyum anlamında, basın sözcüsü, kulüp müdürü, futbol direktörü ve teknik direktör anlamında…
Belki de Atatürk Stadyum’unda oynamaktan da vazgeçilmelidir. Türkiye’de taraftarın bu kadar etkili olduğu halde maçlarda baskı kurulamayan herhalde ikinci bir deplasman yoktur!
Kısa vadede, kişisel saplantılar bir kenara bırakılarak bu kulübe faydası dokunacak, piyon olma görevini reddedip şahın yanında vezir olabilecek, hırslı, kavgacı ‘ben Altay maçının önemini bilmiyordum’ deme gafletinde bulunmayacak kadar camiayı tanıyan bir hocayla anlaşılmalıdır…
Sene başında bu hocayla Göztepe şaha KALPAR’ mı dedik ama olmadı,
Belki de böyle durumlarda ‘METİN’ olmak en iyisidir…
Süleyman YENGİL