Yerel Basın Olabilmek
İzmir yıllardan beri her alanda itilmiş,örselenmiş. Ankara tarafından görmezden gelinmiş. Türkiye ekonomisine verdiği katkının çeyreğini almış. Başına vurulup ekmeği alınmış misali her alanda ikinci plana atılmış. Bu kaderi çekmeye mahkum edilmiş bir şehir.
Yıllar yılları kovalayıp gerek merkezi idare gerekse mahalli idaresinde isimleri değişse de bu makus talihi hep aynı kalmıştır. Birçok alanda önüne setler değil koca koca barajlar inşa edilmiştir. Biz işin spor yönünü ele alacağız.
Mahalli idaresi yapamayız, edemeyiz derken Anadolu kentlerine oluk oluk yardım destek yağdı. Yağdırıldı. Önümüze getirilen yasal mevzuatlar diğer kentlerde bir yolu bulunarak delindi. Kulüplere yağan desteğin akış hızı değiştirilmedi. Asırlık çınar İzmir kulüpleri miadını doldurmuş statlara mahkum bırakılırken Anadolu'da boy boy statlar yükseldi. Mahalli idareden umduğunu bulamayan İzmir kulüpleri çareyi merkezi idaresinde aradı.Projeler çizildi, yerler gösterildi. İncelemeler yapıldı. Giderken sözler verildi ama daha ötesine maalesef gidilemedi. Gidilmedi.
Evinde oynadığı maçlarda protokol tribününde in cin top atarken, deplasmana giden yöneticisi protokol tribününde deri koltuklarda yer kalmayınca sandalye üstünde maç seyretti halbuki. Sezon sonu şampiyonluğu yaşayan bir Anadolu kentinin valisi içerdeki maçlarla yetinmeyerek şehir şehir deplasman gezerken; kentimizin valisini görevde bulunduğu süre içerisinde bir ya da iki kez statda görebildik.O da üst düzey bürokratlarımız stada geldiğinde. Anadolu’nun herhangi bir deplasmanında kolluk kuvvetlerinin sergilediği tutum, gösterdiği iyi niyet ile hemen hemen her deplasman maçımızdan iyi anılarla dönerken, İzmir'de gördüğümüz muamele bizi utandırdı. Olaylara art niyetle yaklaşmakla sorunun çözülemeyeceği çok açıkken en ufak bir kıvılcımda yangına körük vazifesi görüldü.
Hadi bu yukarıda yazdıklarımızın hepsine alıştık. Nitekim bu şehrin mahalli idaresi de, kolluk kuvveti de merkezi idaresi de gelip geçici. Bugün varlar! Yarın yoklar. Peki basın???
Gittiğimiz her deplasmanda şehrinin takımının rakibe karşı sonsuz destekçisi, sözcüsü hatta ve hatta amigosu rolünü üstlenen basın nerde? Bir de bizim İzmir basını nerde? İsim önemli değil herhangi bir İzmir takımının kötü gidişatını ellerini ovuşturarak bekleyen, rakip taraftarları sanal ortamlarda birbirine karşı bilenmesi için her türlü çirkefliği ortaya döken İzmir basını kimin tarafında?
Yaşanan bir olay karşısında Anadolu basını suçlu ya da suçsuz takımını koşulsuz desteklerken ahlaksızca başlıklar atan İzmir basını kimin tarafında?
Kentin tüm dinamiklerini takımlarının menfaati doğrultusunda Anadolu basını ateşlerken bu şehrin kulüplerinin federasyon nezdinde milyarlarca lira ceza almasına neden olan hadiseleri günlerce manşetten indirmeyen İzmir basını kimin tarafında?
Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz ama biz yazarken sıkılıyoruz. Yerel basın da objektifdir ama kendi dinamiklerinin menfaatlerini sağlamak koşuluyla.. Bizim anladığımız anlamak istediğimiz bu vesselam.
Sizler bu objektifliğe sahip olmadıkça ne yazık ki İzmir kulüplerine gönül verenler tarafından sevilmeyeceksiniz. Belki attığınız o başlıklarla günübirlik tirajlar elde edeceksiniz ama arkamıza dönüp baktığımızda sizin adınıza bizim zihnimizde asırlık kulüplerimize komşu koca koca çınarlar değil, gövdelerine çarpıp geçen toz zerreleri kalacak...
Saygılarımızla...
Not: Bizi bu yazıyı yazmaya iten sebep hafta sonu oynadığımız Boluspor maçıydı.4 gün bekledik. Sağduyulu Bolu basını haricinde bir grup sözde basın yaptıkları yetmezmiş gibi futbolcumuz Veli hakkında asılsız beyanatlar vererek TFF tarafından daha fazla ceza alması için elinden geleni yaparken sözde İzmir basını ise kendi kafasında alacağı cezayı bile kesti.
Öncelikle her türlü çirkefliği yapan bu da yetmezmiş gibi üste çıkmaya çalışan basın sıfatını adının önüne konduran karakterlere tokat gibi cevabımızı belgeleriyle, görüntüleriyle sayfamızdan vereceğiz. Bu videolardan sonra ilgili mercilerin gerekli yaptırımları uygulaması tek temennimizdir...
GözGöz TV Facebook sayfasından alınmıştır.