Sevdanın ligi olur mu?
Taraftarın söylemeyi çok sevdiği sözlerden birisidir "Sevdanın ligi olmaz". Peki, sevdanın ligi olmuyorsa; canlı yayında izlediğimiz takımlar nerede oynuyor? Nasıl oynuyor? Çark nasıl dönüyor, döndürülüyor? Alt liglerde kalanın canı mı çıkıyor? - Alper Kaya 17 Şubat 2012 Cuma - Sporx.com
Taraftar klişesi deyip geçmek çok mümkün bazı kavramları... Mesela, "İyi günde kötü günde, taraftarın hep seninle!". Bazı kişileri tenzih ederek bu tezi rahatça çürütebilirim: Çok değil, 2008 yılına kadar Süper Lig'de oynayan Kocaelispor'un hali ortada... Maraton tribünü kapatıldı, sadece numaralı tribün açık... Peki maratonda olması gereken kitle nerede? Körfez FK'nin peşine düştü... Yani, bir şeyi söylemek farklı, yaşamak farklı. Bu noktayı kesinleştirelim evvela...
Ancak "Sevdanın ligi olmaz!" deyişi benim nezdimde doğruluğu sarsılmaz ender hususlardan birisidir. Yine de üzücüdür, bu kısma sonra geleceğiz. Öncelikle birkaç bilgi aktarmak istedim:
12 Şubat 2012 - Fethiyespor, Alanyaspor karşısında... Liderlik mücadelesi için sahaya çıkıyor. Tribünde kaç kişi var dersiniz? On bin. Yanlış okumadınız: On bin!
Aynı gün, gene 12 Şubat 2012. Adres Adana, Adana Demirspor Eyüp ile karşılaşıyor... Tribünde on iki bin taraftar var... On iki bin...
Bir yıl evveline gidelim, Aydınspor amatör kümede; maçlara sekiz bin taraftarının önünde çıkıyor...
Ve eminim ki yarın bir gün bir otobüste, bir lokantada, bir asansörde boynunda Adana Demir, Aydın, Fethiye gibi takımların atkısı olan birisini gördüğünüzde aklınıza hala şu soru gelecek: "Acaba bunun yanında hangi 'büyüğü' tutuyor?"
Büyüklük kavramı biraz göreceli değil mi?
Tamam, kimse Avrupa'da tur kapamazken (ki bu da yanlış bilinen bir bilgi*) bu büyük tabir ettiğimiz kulüpler bir şekilde bizi temsil etti; ligde şampiyonluğu hep onlar parselledi; "en iyi" transferleri hep onlar yaptı... Peki bütün bunların arkasında ne yatıyordu?
En iyi transferleri onlar yaptı evet, tonlarca para döktüler ve Quaresma'ları, Alex'leri, Ribery'leri aldılar. Peki bu paranın yüzde kaçı -misal- Adana Demir'in hakkıydı? Sorguluyor muyuz bu noktayı? Yayın ve iddaa gelirlerinin ne kadarına ipotek koyduklarını biliyor muyuz? İkinci ve üçüncü lig kulüpleriyle, bu kulüplerin başkanlarının yaptıkları her toplantının olaylı geçtiğini biliyor muyuz?
En iyi transferi, havuzu haksızca ipotekleyerek yapıp o adamın attığı gollerle şampiyonluğu parselleyip büyüdüler. O kadar büyüdüler ki, kendi içlerinde küçüldüler. O kadar büyük bir kompleks denizine girdiler ki, boğuldular. Dev aynalarında kendilerine bakmaktan, yenilgilerine kılıf biçmekten, "Anadolu'nun götünü kaldırmamak"** için uğraşmaktan kendi sportif mücadelelerine odaklanamayıp çuvalladılar. En son ne zaman çeyrek veya yarı final gördük Avrupa'da mesela?
E her sene gidenler bunlar değil mi? İstedikleri takıma, istedikleri yöneticiyi atayabilenler bunlar değil mi? Rüştü'yü Pendik maçı sonrası cipinde tekmeleyen adamı Sivas'a başkan; kendi yöneticisini Samsun'a idari menajer; kendi alt yapısındaki topçuyu istediği kulübe kaptan yapabilen bunlar değil mi?
Yıllardır, sporcu sendikasının gelişmesine balta vuranlar bunlar değil mi? Eğer bir sendika olsa Mehmet Topuz'u o hatırlayabileceğiniz tabloyla alabilir miydi Fenerbahçe? Veya sakatlanan futbolcusunun sözleşmesini bir sezon boyunca dondurabilir miydi Beşiktaş?
Ne kadar farkları var amatör kümedeki Aydınspor'dan, taraftar bazında? On bin taraftar gelince sevinmiyor mu pek çoğu? Ve onların izinden giden diğer sözde Süper Lig kulüplerinin, çoğu zaman dört - beş bini göremedikleri olmuyor mu? Ve hatta sırf bu yüzden kendi yapay taraftar kitlesini yaratmaya çalışan İBB Spor gibi kulüpler seyir zevkimizi baltalamıyor mu?
Değişen Türkiye Kupası statüsünü zaten aylar önce Sporx'te "Türkiye Kupası, Süper Lig yuvası" diye yazdım, arşivde var. Tur usülü yapıp kendisini en üst tura alıp sanki okul öncesi çağ veletleri gibi "fasulyeden" Türkiye Kupası'na katılan da bunlar değil mi?
Es kaza grupta Eyüp'e, Yeni Malatya'ya, Sakarya'ya yenilmekten korkup; Eyüp'ü Sakarya'ya, Yeni Malatya'yı Aydınspor'a kırdırıp kendilerini üçüncü turdan başlatanlar bunlar değil mi?
Nesi büyük bunların?
'Sevdanın ligi'nde şampiyonluk önemli midir, değildir. 'Sevdanın ligi'nde iki yenilgide takıma küsülür mü, küsülmez. O halde siz söyleyin; sevdanın ligi olur mu?
not: "Sonradan geleceğiz" dedik ama yazı uzadıkça uzadı, hangi noktaya üzüldüğümüzü haftaya paylaşacağız, sağlıcakla kalın....
--
*: 1969'da Avrupa Fuar Şehirleri (Şimdiki adıyla UEFA) Kupası'nda yarı final oynayarak Türkiye'ye bir ilki yaşatan kulübün adı Göztepe'ydi.
**: Bu ifade bana ait değil, şike davası iddianamesine göre FENERBAHÇE KULÜBÜ BAŞKANI tarafından GALATASARAY ESKİ BAŞKANI'na söyleniyor.