2002-2003 Sezonu
Göztepe - Gs
- Ayrıntılar
Kent Bilinci
Süleyman Alasya
İstanbul dükalığının Galatasaray beyliği bu kez deplasmanda yalnızlığı yaşadı. Bilmem kaç büyüklerin İstanbul medyası, gazeteci ordusu, televizyonu, sayfası, ekranı tekmili birden eskiden olduğu gibi kendi evlerindeymiş gibi rahat değildi. 35 bin Göztepeli, "İzmir zor bir deplasmandır" diye meydan okudu. Mutluyum, çünkü bunun adına "Kent bilinci" derler. Yani Galatasaray onca ihtişamına rağmen, İzmirli ve Egeli işbirlikçilerinden yoksundu. Bu tablo bana, İzmirli olduğumu hissettirdi. Benim için bu yeter, gerisini dinlemem.
Göztepe dikkatli bir kademe anlayışı ile rakibini yorarak etkisizleştirme ve orta sahada kaptığı toplarla presten, faulden kurtulursa atağa dönüştürmeye çalıştı. İlk yarıda Galatasaray'ın yarattığı tehlike adına sadece Lukunku'nun kaçırdığı golden başka dişe dokunur bir şey yok. Ama ikinci yarı Göztepe'nin şahlanışı ile başladı. Bülent'in kurtardığı penaltı, arka arkaya ataklar, ablukaya alınan Galatasaray kalesi ve ameliyat masasından kalkıp sahaya çıkan Zafer Biryol. Rakip defansın zorlandığı anda gol yiyen Göztepe, yine oyundan düşmedi.
Benim için maçın sonucu hiç önemli değil. Göztepe bu kentin futbol kültürünün baş aktörü. Galatasaray'a ezilmeden futbol oynayan bir ekibin tehlike bölgesinde olmasını bir İzmirli olarak içime sindiremiyorum. Dün izlediğimiz Göztepe, hiç de bu ligden düşecekmiş gibi bir kimlik sergilemedi. İzmir'in sarı kırmızılı ekibi, bundan sonraki maçlarda dünkü futbolunu sergilerse, tehlikeli bölgeden rahatlıkla çıkabilecek kapasitede olduğunu kanıtladı.
Yazık Oldu
Özer Yurteri
İki takım da maça temkinli başladı, ilk yarıda oyun Göztepe yarı sahasında geçti. Hücumu daha fazla düşünen Galatasaray'dı. Göztepe de Galatasaray'ı önce durdurup, sonra hücumu düşünüyordu. İlk çeyrekte, Göztepe'nin ilk dakikadaki gollük pozisyonun dışında önemli bir atak olmadı. Bu dakikada Cem Baki'nin geriden başlatıp, yan ağlarda bulan şutu, Göztepe'nin ilk tehlikeli atağıydı. İlk 20 dakikada Galatasaray da Lukunku ile çok güzel iki gol pozisyonunu kaçırdı.
Orta sahada Mkhalele ilk yarıda göze batan isimdi. Galatasaray'ın stoperi Xavier'in kaybedip, Zafer Biryol'un kazandığı topu gol yapması gerekirdi. Zafer'in geliştirdiği bu atağın hemen ardından Göztepe az kalsın Ümit Karan ile kalesinde golü görüyordu.
Göztepe, ikinci yarıda, ilk 45 dakikaya göre daha fazla hücumu düşünerek, hızlı başladı oyuna. Orta sahada güzel paslar yapan İzmir ekibi, yandan ortalar ile ev Galatasaray kalesine yüklendi. Fakat, yanlardan kale önüne atılan toplar, kalecilerin sevdiği şekilde yumuşak ve havadan olunca, Galatasaray kalecisinin ekmeğine yağ sürdüler. İkinci yarının ortalarında da bariz Galatasaray hakimiyeti vardı. Ümit Karan, Cihan'ın mükemmel pasıyla yüzde yüz bir gol kaçırırken, ardından konuk ekip penaltı kazandı. Bülent'in kurtardığı penaltının arkasından Zafer Biryol, çok boşta bir topla 18 içinde buluştu, önü boşken vurmakta acele edince, yine bir gol pozisyonu cömertçe harcandı. Göztepe daha fazla hücumu düşündü ve yine sağ kanattan kale önüne yapılan güzel ortaya, Zafer Biryol'un vuruşunu Mondragon mükemmel kurtardı ve maçın kaderini değiştirdi.
Penaltı kaçıran Galatasaray'ın o moral bozukluğunda, Göztepe yakaladığı fırsatı gole dönüştürebilseydi, belki de sahadan puanla ayrılacaktı. 3 dakika sonra Lukunku, kötü bir vuruşla kaleci Bülent'i avladı, golden da sonra tempo düştü ve puanlar İstanbul'a gönderildi.
Kısmet Teptiler
Şevket Özçelik
Maçı, bir dönemlerin Galatasaray santrforu, SABAH yazarı Gökmen Özdenak'la yan yana izledim. Ergün soldan, Hasan Şaş sağdan mis gibi gol paslarını, muz ortaları ürettikçe, yerinde duramaz oldu Özdenak.
- Şimdi, o topa şöyle bir yükseleceksin... diye iki kolunu yana açmaya başladı. Çünkü sahadaki Galatasaray, santrforları inanılmaz goller kaçırıyordu. ümüt Karan hiç değilse asistleriyle hatalarını bir nebze olsun örttü. Ama Lukunku, boş kaleye atamadığı gollerle, Göztepe'nin defans oyuncularından fazla Göztepe'ye çalıştı. Yönetimin, puanı hasılata tercih etmesiyle Göztepe, tribünde büyük üstünlük sağlamıştı. Ne yazıkk ki sahadaki onbir bu gücü bir türlü harekete geçiremedi. Tüm maç boyunca ataklar, bir ikisi dışında hep "cıız" kaldı. İlk yarıyı 3-4 farkla önde kapatma şansını kullanamayan Galatasaray, 61. dakikada bir de penaltı kaçırdı. Xavier'in Göksel'e yaptığı penaltıyı görmezden gelen Musa Eryılmaz bu dakikada, Galatasaray lehine o ağır kararı vermekte tereddüt bile etmedi. Ama Ümit Davala topu Bülent'e teslim etti.
Böylece Göztepe onbirinin ateşleyemediği tribünleri, Galatasaray ateşlemiş oldu... Taraftarı, Göztepe'yi uçurmaya başladı. Normal olarak farklı yenilgiyle bitmesi gereken bir maaçı kzanma şansı, avuç içine gelmişti. Ama Göztepe kısmet tepti. Kaçırılan bir fırsatın ardından, ilk yarının "kazması" Lukunku, Galatasaray'ın 7'nci net pozisyonunda zarif bir golle sonucu belirledi.
Süleyman Alasya
İstanbul dükalığının Galatasaray beyliği bu kez deplasmanda yalnızlığı yaşadı. Bilmem kaç büyüklerin İstanbul medyası, gazeteci ordusu, televizyonu, sayfası, ekranı tekmili birden eskiden olduğu gibi kendi evlerindeymiş gibi rahat değildi. 35 bin Göztepeli, "İzmir zor bir deplasmandır" diye meydan okudu. Mutluyum, çünkü bunun adına "Kent bilinci" derler. Yani Galatasaray onca ihtişamına rağmen, İzmirli ve Egeli işbirlikçilerinden yoksundu. Bu tablo bana, İzmirli olduğumu hissettirdi. Benim için bu yeter, gerisini dinlemem.
Göztepe dikkatli bir kademe anlayışı ile rakibini yorarak etkisizleştirme ve orta sahada kaptığı toplarla presten, faulden kurtulursa atağa dönüştürmeye çalıştı. İlk yarıda Galatasaray'ın yarattığı tehlike adına sadece Lukunku'nun kaçırdığı golden başka dişe dokunur bir şey yok. Ama ikinci yarı Göztepe'nin şahlanışı ile başladı. Bülent'in kurtardığı penaltı, arka arkaya ataklar, ablukaya alınan Galatasaray kalesi ve ameliyat masasından kalkıp sahaya çıkan Zafer Biryol. Rakip defansın zorlandığı anda gol yiyen Göztepe, yine oyundan düşmedi.
Benim için maçın sonucu hiç önemli değil. Göztepe bu kentin futbol kültürünün baş aktörü. Galatasaray'a ezilmeden futbol oynayan bir ekibin tehlike bölgesinde olmasını bir İzmirli olarak içime sindiremiyorum. Dün izlediğimiz Göztepe, hiç de bu ligden düşecekmiş gibi bir kimlik sergilemedi. İzmir'in sarı kırmızılı ekibi, bundan sonraki maçlarda dünkü futbolunu sergilerse, tehlikeli bölgeden rahatlıkla çıkabilecek kapasitede olduğunu kanıtladı.
Yazık Oldu
Özer Yurteri
İki takım da maça temkinli başladı, ilk yarıda oyun Göztepe yarı sahasında geçti. Hücumu daha fazla düşünen Galatasaray'dı. Göztepe de Galatasaray'ı önce durdurup, sonra hücumu düşünüyordu. İlk çeyrekte, Göztepe'nin ilk dakikadaki gollük pozisyonun dışında önemli bir atak olmadı. Bu dakikada Cem Baki'nin geriden başlatıp, yan ağlarda bulan şutu, Göztepe'nin ilk tehlikeli atağıydı. İlk 20 dakikada Galatasaray da Lukunku ile çok güzel iki gol pozisyonunu kaçırdı.
Orta sahada Mkhalele ilk yarıda göze batan isimdi. Galatasaray'ın stoperi Xavier'in kaybedip, Zafer Biryol'un kazandığı topu gol yapması gerekirdi. Zafer'in geliştirdiği bu atağın hemen ardından Göztepe az kalsın Ümit Karan ile kalesinde golü görüyordu.
Göztepe, ikinci yarıda, ilk 45 dakikaya göre daha fazla hücumu düşünerek, hızlı başladı oyuna. Orta sahada güzel paslar yapan İzmir ekibi, yandan ortalar ile ev Galatasaray kalesine yüklendi. Fakat, yanlardan kale önüne atılan toplar, kalecilerin sevdiği şekilde yumuşak ve havadan olunca, Galatasaray kalecisinin ekmeğine yağ sürdüler. İkinci yarının ortalarında da bariz Galatasaray hakimiyeti vardı. Ümit Karan, Cihan'ın mükemmel pasıyla yüzde yüz bir gol kaçırırken, ardından konuk ekip penaltı kazandı. Bülent'in kurtardığı penaltının arkasından Zafer Biryol, çok boşta bir topla 18 içinde buluştu, önü boşken vurmakta acele edince, yine bir gol pozisyonu cömertçe harcandı. Göztepe daha fazla hücumu düşündü ve yine sağ kanattan kale önüne yapılan güzel ortaya, Zafer Biryol'un vuruşunu Mondragon mükemmel kurtardı ve maçın kaderini değiştirdi.
Penaltı kaçıran Galatasaray'ın o moral bozukluğunda, Göztepe yakaladığı fırsatı gole dönüştürebilseydi, belki de sahadan puanla ayrılacaktı. 3 dakika sonra Lukunku, kötü bir vuruşla kaleci Bülent'i avladı, golden da sonra tempo düştü ve puanlar İstanbul'a gönderildi.
Kısmet Teptiler
Şevket Özçelik
Maçı, bir dönemlerin Galatasaray santrforu, SABAH yazarı Gökmen Özdenak'la yan yana izledim. Ergün soldan, Hasan Şaş sağdan mis gibi gol paslarını, muz ortaları ürettikçe, yerinde duramaz oldu Özdenak.
- Şimdi, o topa şöyle bir yükseleceksin... diye iki kolunu yana açmaya başladı. Çünkü sahadaki Galatasaray, santrforları inanılmaz goller kaçırıyordu. ümüt Karan hiç değilse asistleriyle hatalarını bir nebze olsun örttü. Ama Lukunku, boş kaleye atamadığı gollerle, Göztepe'nin defans oyuncularından fazla Göztepe'ye çalıştı. Yönetimin, puanı hasılata tercih etmesiyle Göztepe, tribünde büyük üstünlük sağlamıştı. Ne yazıkk ki sahadaki onbir bu gücü bir türlü harekete geçiremedi. Tüm maç boyunca ataklar, bir ikisi dışında hep "cıız" kaldı. İlk yarıyı 3-4 farkla önde kapatma şansını kullanamayan Galatasaray, 61. dakikada bir de penaltı kaçırdı. Xavier'in Göksel'e yaptığı penaltıyı görmezden gelen Musa Eryılmaz bu dakikada, Galatasaray lehine o ağır kararı vermekte tereddüt bile etmedi. Ama Ümit Davala topu Bülent'e teslim etti.
Böylece Göztepe onbirinin ateşleyemediği tribünleri, Galatasaray ateşlemiş oldu... Taraftarı, Göztepe'yi uçurmaya başladı. Normal olarak farklı yenilgiyle bitmesi gereken bir maaçı kzanma şansı, avuç içine gelmişti. Ama Göztepe kısmet tepti. Kaçırılan bir fırsatın ardından, ilk yarının "kazması" Lukunku, Galatasaray'ın 7'nci net pozisyonunda zarif bir golle sonucu belirledi.
YORUMLAR
KÖŞE YAZILARI
-
İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
10 May 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund... -
Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
12 Nisan 2020Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var... -
Gözyaşları...
21 Nisan 2019Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,... -
Göztepe TEK Büyüktür.
28 Nisan 2018Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar: