Gürkan Ertaç
Zafer Önder İpek'i dün Alsancak'taki maçtaki yönetimi için vicdanıyla başbaşa bırakıyoruz. Rakibini sahadan silen, galibiyeti fazlasıyla hakeden bir takımı yolundan çevirmek, futbol hakemliğine ihanettir. Eğer Göztepe düşerse, İpek de bunun kahramanları arasında yer alacaktır. Faulleri, sürekli Göztepe aleyhine veren, ikinci yarıda Göztepe lehine 28 dakika aradan sonra düdük çalan İpek, taçı 20 santim ileriden attı diye Samsunspor'a tekrarlatıyorsa (Bunu Samsun'da yapmasına yürek ister), yardımcısı Kamil Şener, kaleci Fevzi'nin 18 dışına çıkarak degaj yapmasına izin veriyorsa, yetmedi, 4.hakem Metin Toker Göztepe'nin oyun değişikliğinde numarayı unutup zaman geçmesine sebep oluyorsa, sarı-kırmızılı takım baştan yanmış. Hele hele Samsunluların zaman çalma taktiklerine göz yumup tempoyu öldürüyorsa, MHK Başkanı Bülent Yavuz'a Göztepe'liler artık hesap sormalı. Çünkü Türkiye'de ağlamayan takımlara iyi hakem vermiyorlar, "Hakemlere saygılıyız" centilmenliği de saygı ve destek göreceğine cezalandırılıyor. İzmir zaten deplasman takımları için bir mesire yeri. Eğer onların gücü yetmiyorsa, hakemler var, yardımcı. Dünkü maç 5-0 Göztepe lehine bitmeliydi ama iğrenç futbol oynayan Samsunspor puan aldı gitti. Göz-Göz kazansaydı belki de kurtuluş için çok büyük yol alacaktı, yazık oldu.
Hakemler kahramandı (!) ama, Göztepeliler de gol kaçırma yarışı yaptı. Bir takım ancak bukadar beceriksiz ve şanssız olabilir. Sırasıyla Cem Baki, Abdürrahim, Alp, Zafer Biryol, Tunç, tekrar Tunç, Alp, Şenol, tekrar Zafer Biryol ve de K.Göksel, fırsatları inanılmaz bir şekilde harcadılar. Samsun kalecisi Fevzi de iki yüzdeyüz golü ayaklarıyla, şansının yardımıyla kurtarabildi. Ben Mkalele'ye acıdım. Bir futbolcu takımı için ancak bukadar yararlı, bukadar süper katkılı olabilir. Ve de Şenol. Çabasına alkışlar. Diğer Göztepeliler...Ah biraz becerikli olabilseydiniz...
Kulübe
Halil Fincan
Samsunspor, Oktay, Serkan Aykut, Fevzi ve Osman gibi futbolcuları üç, dört sezon önce transfer etse "Bu takım şampiyonluğa mı oynuyor ?" diye sorardık. Ama şimdiki hali vaziyeti son sıralardan kurtulma mücadelesi veren bir görüntü içinde. Yıldızken sorunlu futbolcuya dönüşmüş birçok isme sahip olan bu ekip karşısında puan açısından sorunlu olan Göztepe'nin ne yapacağını merak ediyorduk. Evet üç önemli eksik vardı. Bunun anlamı kulübene güvenmeyecektin, çünkü öyle güven dolu bir kulüben yoktu. Ama yapılan hesaplar daha 8. dakikada geri tepince, Mustafa Fedai eli mahkum kafasını sağa çevirdi ve sakatlanan İlhan'ın yerine alternatif aradı gözleri. Ama aramasına gerek yoktu çünkü sadece Abdürrahim'den yana kullanabilirdi şansını. Ve maçın kaderi erkenden çizildi. Bu zaten üç as oyuncunun olmadığı bir takımda orta sahanın geride kalan dakikalarda S.O.S vereceğinin işaretiydi. Şimdi Fedai Hoca, dua edecekti başka eksik olmasın diye ama dakikalar geçtikçe başka bir eksik daha çıktı gün yüzüne. O da gol vuruşu eksikliği. Ne Alp, ne Zafer Biryol kendilerinden beklenilen o vuruşları bir türlü yapamadılar. Yoo, mevcut orta sahaya rağmen çok pozisyona da girdiler aslında. İkinci yarıda sancı devam edince önce Rachid, sonra Göksel Yaman'ı oyuna dahil eden Fedai, umut aradı ancak bulamadı. Bu nedenle başta dediğimiz hadisenin çıplaklığı yeniden gün yüzüne çıktı. Yani kulübe. Oyuna giren oyuncular kim ? İkisi alt yapıdan yetişmiş Abdürrahim ve Göksel. Belki gelecek vaadediyorlar ama bugünü kurtarmak için güçleri yetmiyor işte. Diğeri Rachid ki, haftalardır adam formayı bırakın kadro yüzü bile görmemiş. Şimdi bu adamlara, "Çıkın ve bu takımı kurtarın" diyebilirmisiniz. Aynı şey Trabzon maçında Altay'ın da başına gelmişti. Bundan sonra da gelmeye devam edecek. Gerçekten Süper Lig standartlarında bir takım kurana ve iddia sözcügünü sarfedene kadar.