Burak Hakerler
Bir çuval inciri
Aslında her şey Göztepe için güzel başlamıştı. Urfa ekibi iç huzursuzluk sonucu 3 oyuncusunu kadro dışı bırakmış (ki bunlardan biri takımın en golcüsü olan Abdullah Halman), takımın file bekçisi Armağan cezalı olduğu için Göztepe karşısında yer alamamıştı. Ev sahibi 16 futbolcuyu zor bir araya getirmişti. Bunun yanı sıra son 4 maçını da kaybederek kendini ligin dibinde buluvermiş bir Urfa'ya karşı Göztepe istekli ve arzulu başladı. Maçın 13. dakikasında Ferhat'ın kaçırdığı pozisyona saç baş yolarken yine de içimiz rahattı. "Göztepe bu baskılı oyunuyla golü mutlaka bulacak" diyordum. Nitekim 28. dakikada Ali'nin penaltı golü beni haklı çıkardı. Takım orta sahada pres yaparak rakibin oyunun bozuyor, ileride gol arayarak farkı artırmaya çalışıyordu. İlk 45 bu şekilde sona ererken, herkes Göztepe'nin ikinci yarıda farkı açabileceğini düşünüyordu. Ancak Göztepe için ikinci yarı kabus gibiydi. İlk yarıdaki savaşan takım 1-0'ın rehaveti ile geriye çekildi. "1-0 olsun, bizim olsun" düşüncesi uyuyan devi uyandırdı. Urfa sağlı sollu ataklarla Göz-Göz'ün kalesine yükleniyor, ev sahibi adeta Göz-Göz'e futbol dersi veriyordu. Hal böyle olunca da sıcağa kar dayanmadı. Kaleci Sinan'ın devleştiği bu bölümde rakip takım bir penaltı de kaçırdı. Pes etmedi, 70'te Salim ile golü buldu. Rakibin bir topu direkten döndü, karşı karşıya bulduğu pozisyonları harcadı. Göztepe'de sadece kalesini savundu. Bu görüntü altında Urfa'dan alınan 1 puan altın değerinde ama Play-Off bileti haftalar geçtikçe Göz-Göz'ün elinden kayıyor. Geriye yaslanma düşüncesi Göz-Göz'e çok daha pahalıya mal oluyordu. Maçın kahramanı tabii ki kaleci Sinan'dı. Rakip takım forvetleri karşısında iyi direndi, taraflı tarafsız herkesin alkışını aldı.