Yağmur engeli
Ersan Yetişir
Geçtiğimiz hafta oynadığı ilk maçından beklenmedik bir yenilgi alan Göz Göz, mutlak galibiyet için çıktığı İskenderun Demir Çelik karşılaşmasında, gece başlayan ve tüm gün süren yağmurda bırakın futbol oynamayı ayakta durmanın bile zor olduğu maçta önemli 2 puan kaybedip, şampiyonluk yolunda yara aldı… Bu maçı teknik açıdan değerlendirmek gerçekten çok zor… Öncelikle bu saha koşullarında yaptıkları mücadeleden dolayı her iki takımı kutlamak gerekir. Sanırım iki teknik adamı da, sonuçtan çok maçta sakatlık olmaması sevindirmiştir…
Yazıklar olsun
Sinan Genç
Gülelim mi, ağlayalım mı bilemiyorum ama dünkü Göztepe-İskenderun maçı gerçekten de trajikomik bir maçtı.
Havuzu andıran Alsancak Stadı'nda iki takımın da oyuncuları rakip kalelere gitmeye çalışan sutopçular gibiydi. Üstlerinde bir mayoları eksikti. Orta sahadan topu alan bir futbolcu iki adım attıktan sonra rakip ceza alanına giderken yolun kalan bölümünü yüzerek geçmek zorundaydı. Saha ile mücadele, rakiple mücadeleden çok daha zordu. Türkiye'nin üçüncü büyük kentinde dün tam anlamıyla bir futbol rezaleti yaşandı. Peşinen şunu söyleyeyim. Sayın Serdar Karakaş hangi mantıkla bu maçı oynattın. 4'te 3'ü su ile dolu zeminde topu sektirecek hangi alanı buldun da, 'bu maç oynanır' dedin. Soruyorum sana; Oynatacağın maç G.Saray, F.Bahçe veya Beşiktaş'ın maçları olsaydı aynı kararı verebilir miydin?
Gelelim Göztepeli futbolculara... Geçen hafta Güngören'e yenildiniz, bu hafta da İskenderun ile berabere kaldınız. Yani bir üst ligi hedefleyen bir takım olarak daha 2 maçta 5 puan kaybettiniz. Diyeceksiniz ki, 'Güngören maçı kazaydı', İskenderun maçında ise zemin kötüydü, suya takıldık...' Ama yalnış anlamayın arkadaşlar; Skorboarda 'bu takım çamurda oynadı, şanssızdı' diye bir şey yazmıyorlar. İki haftada sadece 1 puan aldınız. Hedefiniz 1.Lig ise ve sizi bu takımı şampiyon yapın diye getirdilerse siz de rakibi de, hakemi de, zemini de yeneceksiniz. Şartlar ne olursa olsun Göztepe takımı kazanmak zorunda, bunu aklınızdan hiç çıkarmayn. Bahaneleri başarısız insanlar üretir. Başarı yürek gücüyle, bilek gücüyle kazanılır.
Gelelim İzmir'i yönetenlere... İzmir'de G.Saray, Fenerbahçe ve Beşiktaş maçları oldu mu hiç kaçırmıyorsunuz, şeref tribününde oturacak yer bırakmıyorsunuz. Ya peki bu takım kendi ilinizin takımı olunca neden üvey evlat muamelesi gösteriyorsunuz. Yazıklar olsun...
Yazıktır bu çocuklara...
Bülent Buda
Oyun alanı koşulları, futbolun iyisine değil kendisine izin vermiyor. Bu şartlarda futbolun neresinden söz edeceğiz ki! Niye oynatırlar ki? Besbelli görünüyor futbolcular acı çekiyor. Kimileri su balesi diyor.Su balesi zarif,estetik bir olgudur. Bu düpedüz su döğüşü. Yazık bu çocuklara. Salt bir 90 dakikayı oynatmak uğruna bu denli acımasızlık,insanlık dışı tutum... Federasyon temsilcisi, gözlemcisi, baş hakem,üç yardımcısı acı çektirerek;oynattıkları bu futbolu yaşamlarında bu koşullarda beş dakika oynadılar mı acaba? Futbolcuların ızdırabını daha önce yaşamadan onları ne kadar anlayabilirsiniz ki?
Ortam berbattı
Göztepe play off öncesine göre altı yeniyle bu berbat ortamda top oynamaya çalıştı lidere karşı. Ve bence sezonun en kişilikli yarışını çıkardılar.Öyle görülüyor ki holding futbolcu gel gitleriyle süper lig projesini sürdürecek gibi. Bu olmadı yenisi gelsin.Ancak futbolcu seçimlerinde,alım kararlarında sorunlar göreceli güzelleşiyor sanki. Bir sözümüz de Göztepe taraftarlarına. Helal olsun onlara. Maçı TV veriyor. Oyundan 30 dakika önce kapalı tribün biletleri tükeniyor. Bu ne tutkudur.Ne sevdadır.Tanımlayabilene aşkolsun. Doksan dakika susmadılar.Türünün en çarpıcı örneği. Kendileriyle ne kadar övünseler azdır. Futbol mu? Neyini anlatacağız ki? Kör döğüşü,acı,ızdırap,tekmili birden gözyaşı. Kutlamak gerekir oynayanları,çabalayanları. Bir de 66.dakikada İlhan’ın nefis kafa vuruşu gol olsaydı. Bu kötü günde herşey ne de güzel olacaktı.