GÖZTEPE tribünleri için keyifli haftaların ikincisini geride bıraktık. % 70 hissesi SR isimli ticari şirkete ait olan ancak göğsünde uğruna canlar feda edilen ve tarihte görülmemiş bir bağlılıkla sevilen ŞANLI GÖZTEPE ARMASINI taşıdığı için çok sevdiğimiz futbol şubemizin takımı üst üste ikinci galibiyetini alarak bizleri mutlu etti.
Futbol takımına döneriz. Ama bizleri asıl mutlu eden etmesi gereken Çarşamba günü oynanan kupa maçında GÖSEV, Mehmet Sepil ve ismi açıklanmayan gönüllü GÖZTEPE SEVDALILARININ sponsorluğunda GÖZTEPE tribün gönüllüleri tarafından gerçekleştirilen 2500 öğrencinin tribünlerde yer alması etkinliği. Her kim bunda emek zaman ve para harcadı ise onlara minnettarız. GÖZTEPE’li olmak ruhu bu. Bizleri her şeye rağmen ayakta tutan ve gelecekte de var olmamızı sağlayacak ruh bu…
Ayaktopu takımına dönersek…İlk göze çarpan kaybedilen topların hızlı presle tekrar kazanılması. Buna karşılık savunmadan çıkarılan toplarda 3. Bölgede yapılan pas hatalarının sıklığı. Hocanın kazandırdığı en önemli fark, takım gol atması için ne yapması gerektiğini biliyor. Defalarca bunu uyguluyor. Belli ki antrenmanlarda çalışılıyor. Ancak eldeki oyuncuların kapasiteleri bu güzel çalışmanın sonuçlarını sınırlı tutuyor. Örneğin daha ilk yarıda 5-0 yapabileceğimiz bu maçta ilk yarı sadece tek gol bulabiliyoruz.
Kapalı savunmalara karşı yapılacak en basit hücumun yerden kısa paslarla çizgiye inmek olduğunu Stoılov anlatmış öğretmiş . İlk golde bunun çok güzel uygulamasını gördük. Gol attıkça iştahlanan iştahlandıkça da daha etkili oynayan bir GÖZTEPE vardı sahada. Stoılov hoca eldeki malzemeyi oldukça verimli kullanıyor. Bir de sahada skor ne olursa olsun oyuncularına geri çekilmemesini öğütleyen hatta kızarak bunu söyleyen bir hocamız var.
Hocanın, geçmiş kariyerinin bu ligin çok üzerinde olduğu gerçeğinin hakkını sahada verdiğini memnuniyetle gördük. 32. Dakikada yine organize ve çalışılmış pozisyonda Tijaniç topu yarım vole vurduğunda gol olsaydı muhtemelen sezonun en keyifli anlarından birini yaşayacaktık. Takım ısrarla yerden ayağa paslar ile atağa kalktıkça Giresun kalesinde sürekli pozisyon bulduk. Tribünler ilk yarı bitmeden ikinci golü hangi oyuncumuz atar diye kendi aralarında tartışırken 41. Dakikada geçen haftanın golcüsü Yalçın az daha tartışmalara noktayı koyuyordu ama koyamadı.
İlk yarı boyunca karşı karşıya atamayan, sağdan atamayan, soldan atamayan Mesudi 45 te bir de şut atayım dedi ama yine olmadı. İkinci yarıya kafamızda, ilk yarıdaki tempo sürer mi takım yorulur mu Giresun açılır mı soruları ile başladık.
İlk yarının aynısı başladı ikinci yarı . Hatta Bilal yine aynı şekilde kaçırdı 50. Dakikada. Tek fark bu kez direkte patladı top. Gol kaçırmaya devam edince Giresun defansından Faruk baktı ki atakların ardı arkası kesilmeyecek, bari ben kendi kaleme atayım dedi ve 2-0 yaptı tabelayı. Dakikalar ilerledikçe gol kaçırma pozisyonları yoğunlaşırken ikinci yarıda da Giresun’un kalemize gelemeyişi bu kez de her şeyden uyuz olabilen benim gibi insanlar da “ len biz mi iyiyiz Giresun’mu kötü” sorusunu akıllara getirdi
Dakikalar 65 i gösterirken top çıkarmaya çalışan 5 Giresun’luya 5 kişi ile baskı yapan takımı görünce de bu soru silindi gitti.
67. Dakikada Giresun ilk net gol fırsatını harcayınca bakalım takım korkup geri yaslanır mı dedik. Yok yaslanmadı. Takım düzeni içerisinde ilk aksayan ve yorulan Bilal oldu. Stoılov hoca, oyuna girmeden önce Kubilay’a o kadar çok şey anlattı ki, takım adeta “hocam gerek yok biz atarız “ deyip 3. Golü attı. Ben de 78. Dakikadan itibaren not almayı bırakıp maçın ve tribünlerin tadını çıkardım . Bu sezonun en keyifli maçı oldu. Teşekkürler Stoılov Hoca teşekkürler takım ve gönlünüze emeğinize sağlık tribün…
NE OLURSA OLSUN GÖZTEPE’mize BİRŞEY OLMASIN…
Av.MUSTAFA DALYANOĞLU