GöztepeLIST (G): İlk önce Barış Güçlü kimdir, spor geçmişi nedir, öğrenebilir miyiz?
Barış Güçlü (BG): 23 yaşına kadar profesyonel basketbol oynadım. Sporculuğumun son dört senesinde spor okulları açtım. Basketbol, futbol başta olmak üzere oldukça başarılı bir spor okulu tecrübem oldu. Daha sonra profesyonel sporculuğu bıraktıktan sonra Saran Holding’te spor müdürü oldum. Bu dönem Sn. Sadettin Saran’ın Fb yöneticisi olduğu döneme denk geldi. Bu sebeple Sadettin Bey’in de transfer komitesinde yer almasından dolayı o sene yapılan transferlerde transfer komitesi ile Sadettin Saran’ı temsilen görev aldım. Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında bir çok görüşmeye katıldım. Daha sonra Sadettin beyin Fb’den ayrılmasından sonra kendisinin spor yatırımlarının başına geçtim ve o günlerde Sadettin Bey’in izlediği politika gereği bir çok transfer görüşmesinde yer aldım. Ülke çapında birçok sporcumuz vardı bunun yanında naklen yayın hakları, diğer ülke liglerinin yayın hakları gibi bir çok konuda faaliyet gösteriyorduk. Bunun yanında Antalya’da yapılan EFES CUP’u organize ediyorduk. Bu sebeple de çeşitli ülkelerin takımların ve oyuncuları ile anlaşmalarımız görüşmelerimiz oldu. 2001 yılından 2003 yılı sonuna kadar Saran grubunun sportif yatırımlarının müdürü olarak görev yaptım. Daha sonra Saran Holding’in bu operasyonunu kapatmasından dolayı gruptan ayrıldım. 2004 yılında lisanslı FİFA menajeri oldum. Özellikle Saran Grubu’nda çalıştığım sürece edindiğim tecrübe ve kurduğum ilişkiler vesilesi ile bir de Türkiye’deki menajer hizmetinin çok hatalı yapılmasından dolayı kısa sürede başarı sağladım. Birçok futbolcum oldu. En son Göztepe’ye gelmeye karar verdiğimde Serdar Özkan, İbrahim Kaş gibi üst düzey 35 oyuncum vardı.
G: Bir de Kartalspor da görev aldınız zannedersem.
BG: Tam bir görev almadan bahsedemeyiz. Şu an yaptığım görevden çok uzaktı. Ben menajer olarak Kartalspor’a birkaç oyuncu verdim. Ve bu oyuncularda hem sportif anlamda, hem de maddi anlamda çok fayda sağladılar; bu sebeple Kartalspor ile aramızda bir güven ortamı oluştu ve en son olarak başkandan “siz bu işi iyi yapıyorsunuz, gelin bizle çalışın.” önerisi getirdi. Kartal takımının sahası ve tesisleri de benim İstanbul’da oturduğum evin balkonundan görünür bir konumdaydı. Bu sebeple Kartalspor ile ilgilenmeye başladım. Ama şu andaki gibi sorumluluklarımın olduğu, maaş aldığım bir yapı değildi. Biz Kartalspor’da çok başarı sağladık. İlgilenmeye başladığımızda takım 7 maç sonunda sonucu sıradaydı ve amaç o sene düşmemekti. Ama biz iyi bir hava yakaladık ve sezon sonunda görevde olduğumuz 11 maçta 9 galibiyet 2 beraberlik alarak şampiyon olduk. En son olarak ben Göztepe’ye gelmeye karar verdiğimde Bankasya’da ikinci sıradaydı.
G: Göztepe’ye nasıl geldiniz?
BG: Kartalspor’da sağladığımız başarı spor kamuoyunda daha fazla tanınmamıza sebep oldu. Ben bunun üzerine Trabzon’dan ve Eskişehirspor’dan teklif aldım. Benim kulüplerinde görev almamı istiyorlardı. Bu arada Altınbaş Göztepe’yi aldı. Ve bana teklifte bulundu ancak daha yeni almışlardı ve hiçbir şey belli değildi ben böyle hiçbir şeyin belli olmadığı bir yapıya gelmeye sıcak bakmadım, “Siz hele bir göreve gelin kulübü tam olarak devralın o zaman gene konuşuruz.” dedim.
G: Teklif İmam Bey’den mi geldi?
BG: Hayır ben İmam Bey’i tanımıyordum. Bana teklif İsmail Hakkı Bey’den geldi. Kendisi Eskişehirspor’un transfer komitesindeyken, ben kendilerine birkaç oyuncu vermiştim. O sebeple bir tanışıklığımız vardı.
G: Sezon başında olmadı da sonra görüşmeler tekrar mı başladı.
BG: Yok,esasında bu görüşme süreci 3-4 ay sürdü. Sonuçta ben aktif olarak menejerliğe devam ediyordum. En sonunda anlaştık ve göreve başladım. Altınbaş Grubu zaten bugün görüşüp yarın karar verecek bir grup değil, uzun bir karar süreci var. Onlar da beni araştırdı. Ben de onları ve sonuç bu şekilde oldu.
G: Benzer teklifleri Eskişehir ve Trabzon’dan aldığınızı söylemiştiniz neden onlar olmadı da Göztepe oldu?
BG: Tek bir sebebe bağlamak doğru değil birçok etken var ama en önemlileri herhalde İzmir’in Eskişehir ve Trabzon’dan bana ve aileme daha uygun bir lokasyon olması. Bir de Göztepe değişik bir kulüp yanı insanı heyecanlandıran bir yapısı var. Spor camiasının özellikle de futbol camiasının içindeyseniz bunu hemen fark ediyorsunuz Göztepe deyince insanlar durup bir daha düşünüyor bu da önemli bir etkendi benim için.
G: Göztepe’de göreve başladığımda 35 üst düzey oyuncum vardı demiştiniz. Yani tam olarak bilemeyiz ama 35 üst düzey oyuncu sonuçta dışarıdan bakıldığında ciddi bir ekonomi ve sizin bu ekonomiden iyi bir kazanç sağladığınızı tahmin ediyorum. Göztepe’den bu parayı kazanıyor musunuz?
BG: Konuşmak doğru değil belki ama sorduğunuz için söylemek gerekirse hayır. Üç dört kat altı diyebiliriz.
G: Göztepe’ye gelmenizin sebebi para değil, menejer olarak tahmin ediyorum ki çok daha rahat bir çalışma ortamınız vardı. Neden böyle bir sorumluluk ve stresin altına girdiniz. Eşinizin işinden istifa ettiğini ve İzmir’e yerleştiğini biliyoruz. Böylesine köklü bir değişimi neden yaptınız.?
BG: Doğru söylüyorsun. Menejerlikte çalışma ortamı rahattır, 9 ay yatar 3 ay çalışırsın. Ben yılın dokuz ayı sahilde koşan, Starbucksta vakit geçiren bir adamdım. Ve açıkçası bu durum beni rahatsız etmeye başlamıştı. Bir de Türkiye’de menejerlik mesleğinin seviyesi ne yazık ki çok düşük, iki tane futbolcuyu ikna eden menajerim diye piyasaya çıkıyor. Kulüp başkanları, idareciler çok hoş bir ortam yok. Bana, benim karekterime çok uygun değil, ben kulüp menejerliğine geçmeyi düşünüyordum. Bir de böyle her şeyin baştan kurulduğu bir yer ve özellikle de Göztepe gibi kendine has özelikleri olan bir takım oluşu benim aklımı çeldi. Kişisel hedefim ile kurumsal hedefler de örtüşünce kendimi burada buldum.
G: Göztepe’de göreve geldikten sonra Fifa menajerliğini bıraktınız mı?
BG: Hayır Halen Fifa menajeriyim, bazı basın organlarında göreve geldiğimde bıraktığımı söylediğim yazıldı konuşuldu. Ancak benim böyle bir beyanatım olmadı hiçbir zaman bıraktığımı söylemedim. Zaten bu bırakılabilecek bir şey de değil, yani nasıl doktorluk, mali müşavirlik bir meslek ise menajerlikte bir meslek ve bırakılabilecek bir şey değil.
G: Şu an kaç oyuncunuz var?
BG: Şu an aktif olan 6 oyuncum var.
G: Sizce bu durum etik mi?
BG: Ben Göztepe ile anlaşırken bu durumu açıkça ortaya koydum. Yapılmış sözleşmelerimin olduğunu ve bu sözleşmelerimin koşullarını yerine getirmem gerektiğini açıkça ilettim. Zaten kendileri ile ilgilenemediğimden dolayı 29 oyuncu ile karşılıklı görüşüp sözleşmemi fesh ettim. Kalan 6 oyuncuda Süperlig ve 2a’da yani bu nedenle etik olmayan bir durum olduğunu düşünmüyorum. Örneğin benim Nazilli’de bir oyuncum olur, evet bu etik değildir. Ama benim oyuncuların Süper lig ve 2a’da yani bizim ile alakası yok. Zaten sözleşmeler sona erdiğinde yenileme yapmayacağım ve bu şekilde geçişi tamamlayacağız.
G: Mert Somay olayı?
BG: İyi oldu sordunuz anlatayım. Biz transfer listemizdeki oyuncuları tek tek aldıktan sonra en son bir pozisyona ihtiyacımız kalmıştı. Bu pozisyondaki seçeneklerimizde Mert Somay ve Altan Aksoy’du. Biliyorsunuz birisi Kartal’da birisi Buca’da. İlk olarak Buca ile görüştük. Buca Altan Aksoy için bir sezon için 25.000 YTL kira istedi. Ayrıca oyuncunun alacağı ücretler de bize aitti. Bu koşulları da kabul etmeyi düşünürken bir de son dakika da oyuncunun menejeri ortaya çıktı. Ve rakamları alt alta topladığımızda “İzmir takımıdır, daha rahat anlaşırız ve bütçemizi aşmayız.” diye tercih ettiğimiz oyuncu daha pahalı hale geldi. Bunun üzerine sportif anlamda ilk tercihimiz olan Mert Somay’a döndük. Kartalspor başkanına telefon ettim. Ve on dakika sonra hiçbir bedel konuşmadan anlaştık. Mert Somay gibi geçen sezon 2a’da ona yakın maç oynamış 25 maç kadroda yer almış bir oyuncuyu Altan Aksoy ve piyasa değerleri karşılaştırıldığında komik sayılacak bir paraya Göztepe’ye kazandırdık. Benim oyuncum olması sebebi ile de Mert’i ikna etmede de bir sorun yaşamadık. Benim tüm oyuncularımla iyi ilişkilerim vardır. Tabii ki bu işten benim bir kazancım olmadı ama Göztepe’nin çok önemli kazanımları oldu zaten önümüzdeki haftalarda bunu herkes görecektir. Bu konuda eleştiri yapanların unuttuğu önemli bir gerçek var burası bir kulüp değil, ben de seçimle gelmiş bir yönetici değilim. Burası bir şirket ve ben bu şirketin maaşlı çalışanıyım. Bu şirketin belli kuralları, belli kriterleri var bu kural ve kriterlere uymanız olmazsa olmaz.
G: Şu anda Göztepe’deki göreviniz tam olarak nedir ?
BG: Ben Göztepe Takımlar Sorumlusuyum. Ayrıca bu sezon başından beri de vekâleten Genel Müdürlük görevini yürütüyorum.
G: Sadece Futbol takımı mı?
BG: Hayır tüm branşlardaki tüm takımların sorumlusuyum. Tüm takımların Alt yapıları, spor okulları, tesislerin sorumlusu benim. Dediğim gibi ayrıca genel müdürlüğü de vekaleten yürütüyorum.
G: Sn.İsmail Hakkı Gül’ün görevi tam olarak nedir?
BG: Kendisi Göztepe Spor Kulübü Derneği’nin başkanıdır. Genel kurul tarafından seçilmiştir. Bir sonraki genel kurula kadar da görevinin başındadır.
G: Şu anda Göztepe’nin hangi operasyonları Derneğin bünyesindedir?
BG: Hiç birisi derneğin üzerinde değil hepsi AŞ bünyesinde bunun sebebi de ne yazık ki Derneğin bir türlü eskiden gelen sorunlarından kurtulamamasıdır. Esasında biz ilk baştan beri yapımızı Derneğe kurmak istemiştik. Hatta bende ilk göreve başladığımda maaşımı dernekten alıyordum. Ancak icraların hacizlerin sonunu alamadık. Hergün avukatı yanına alan hacize geliyor eski dönemde dernek öyle bir hale gelmiş ki ne yazık ki baş edemiyoruz. Daha geçen Cuma günü yine haciz geldi. Bu sebeple Dernek’te bir organizasyon yok. Hepsi şirket bünyesinde.
G: Sn. İsmail Hakkı Gül’ün AŞ lerde herhangi bir görevi var mı?
BG: Hayır kendisi sadece dernek başkanı Şirketlerin herhangi birinde herhangi bir görevi yok.
G: Şirketin Genel Müdürü vekaleten de olsa sizsiniz başkanı kim?
BG: Tüm şirketlerin Yönetim Kurulu Başkanı Sn. İmam Altınbaş’tır.
G: Taraftarımızın gözünde durumu netleştirmek için tekrar sormak istiyorum. Sn. İsmail Hakkı Gül Dernek Başkanı, Dernek üzerinde hiçbir organizasyon yok. AŞ’lerin genel müdürlüğünü vekaleten de olsa siz yürütüyorsunuz. Ve şirketlerin başkanı da Sn. İmam Altınbaş. Doğru mudur?
BG: Evet durum bu
G: Siz kime bağlı çalışıyorsunuz ?
BG: Ben Sn. İmam Altınbaş’a bağlı çalışıyorum.
G: İzmir’de Genel Müdür Vekili olarak sorumlu sizsiniz İmam Altınbaş’a bağlısınız ama böylesine bir büyük bir yapıda doğal olarak her şeyle Sn. İmam Altınbaş ilgilenemiyordur. Altınbaş Holding’te Göztepe’den sorumlu kim? Yani önemli ve son bir karar kimin ağzından çıkıyor Örneğin Altınbaş Holding CEO’su mu veya Yönetim Kurulu üyeleri mi ? Örneğin Kulüp üyeliğine 77 kişilik bir başvuru oldu ancak hala net bir cevap alamadık.
BG: Göztepe ile ilgili üyelik konusunda da diğer konularda da son karar makamı Sn. Hasan Yalçın ve Sn. İmam Altınbaş’tır.
G: Yönetim yapısını netleştirdik zannediyorum, peki siz spor yönetimi konusunda tecrübeli birisiniz, bu yapı doğru bir yapı mı böyle mi olmalı?
BG: Bu yapı tabi ki doğru bir yapı değil Kulübün bir Genel Müdür ve bu genel müdüre bağlı departman ve bölüm müdürleri olmalı. Tüm operasyonu departman müdürleri yönetmeli Genel Müdür’de bu organizasyonu koordine etmeli ve bunun yanında yerel medya, yerel yönetim taraftar vb ilişkileri yönetmelidir. Bizde bu yapının ideal yapı olduğunu biliyoruz ve bu yapıyı oluşturmak için çaba harcıyoruz. Ancak kabul edersiniz ki bu yapı bir günde olmuyor ve süreç gerektiriyor. Bu süreçte de hatalar da oluyor, yeniden yapılandırmalar da oluyor. Ama ideal yapı mümkün olan en kısa sürede sağlanacak, sağlanmalı.
G: Taraftarımızdan bize gelen sorulara geçersek en çok gelen soru transferi yapılan oyuncuları kim seçti. Barış Güçlü’mü?, Mustafa Fedai mi?
BG: Biz geçen yılın sonlarına doğru yani yaklaşık 5-6 ay evvel 3.lig’e çıkacağımızı biliyorduk. Ya ligden ya da Aliağa ile bu iş olacaktı. Bu sebeple Sn. İsmail Hakkı Gül, Sn.Mustafa Fedai ve benim bulunduğum bir transfer komitesi kurduk. Ve Sn. Mustafa Fedai bu transfer komitesi altında çalışacak bir izleme komitesi kurdu. Bu izleme komitesi başta Sn.Fedai olmak üzere 3.ligde 2.ligde yüzlerce maç izledi. Her pozisyon için 3-4 seçenekli bir liste oluşturdu. Biz bu liste üzerinde oturduk konuştuk. Hocamız ile tartıştık ve hangi pozisyonda transfer yapacağımızı bu pozisyonda kimlerin olabileceğini ve bunlarda hangi sıralama ile işe girişeceğimize karar verdik. Bu liste üzerinden transferlerimizi gerçekleştirdik. Yani oyuncuları kim seçti derseniz Transfer Komitesi seçti.
G: Bu çalışma ne zaman yapıldı?
BG: Ligler bittiğinde yapıldı.
G: Neden Fedai Hoca komitedeydi? Hıdır Hoca yoktu.
BG: Belki söylemek doğru değil ama ben göreve geldikten sonra ve Mustafa Hocayı ve çalışma sistemini gördükten sonra 3.ligde Mustafa Hoca ile çalışmak istediğimi hem yönetime hem hocaya deklare etmiştim. Şunu açıkça ifade etmeliyim ki 18 oyuncu transfer ettim. Ama bence en iyi transferim, en güvendiğim ve kafamın rahat olduğu transferim Mustafa Fedai’dir. Bugün 3 maçta 5 puan almış olabiliriz. Kendi sahamızda 2 puan kaybetmiş olabiliriz ama Mustafa Hoca sezon sonunda şampiyon takımın hocası olacaktır.
G: Mustafa Hocaya müdahale ettiğiniz hatta maç içersinde kenara çok geldiğiniz konusunda eleştiriler var. Siz oyuncu seçimine taktiğe müdahale ediyor musunuz?
BG: Kesinlikle hayır ben elinden geldiğince soyunma odasına bile girmeyen bir adamım. Bu haksız bir eleştiri maç içersinde kenara gelmeye gelince bunun gerekçesi çoğu zaman hakeme itiraz vb sebepler için oluyor. Hakem Mustafa Hoca’ya ceza verir, tribüne yollarsa sıkıntı çekeriz ama beni yollarsa bir şey olmaz, iki hafta tribünde otururum, kulübeye başkasını oturturuz. Bu nedenle Hoca’ya zarar vermemek için bu itirazları ben yapıyorum.
G: Bu sezona devam etmeden geçen sezonu bitirmek gerekirse Aliağa’nın yarışma haklarının alınması doğru bir işlem mi sizce?
BG: Bakın Göztepe endüstriyel futbol nedeniyle transfer yapamadığı için amatöre düşmüştür. Yani Göztepe’nin hiçbir kıstı yokken sırf sportif başarısızlıkla amatöre düşmemiştir. Transfer yapamadığı oyuncu alamadığı için küme düşmüştür. Bu bir sportif başarısızlık değildir. İnanıyorum ki eğer endüstriyel futbol borcu olan kulüp transfer yapamaz diye bir şart koşmasaydı, birçok tecrübeli oyuncu Göztepe’de yer alırdı ve Göztepe düşmezdi. Endüstriyel futbol nedeniyle küme düşmüş bir takım gene endüstriyel futbolun sağladığı imkan ile en alt profesyonel lige dönmüştür. Belki süper lige çıksaydı veya 2a’ya çıksaydı bu işlem doğru olmayabilirdi. Ama Göztepe Endüstriyel futbolun şartları gereği düştüğü amatör kümeden endüstriyel futbolun sağladığı imkanlar ile çıkabileceği en alt profesyonel lige çıkmıştır. Ben burada yanlış bir şey görmüyorum.
G: Kurulan takımın yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Örneğin tecrübeli bir oyuncunun alınmaması taraftar arasında çok eleştiriliyor.
BG: Kurulan takım bence yeterli evet ben de isterdim bir veya iki tecrübeli orta saha oyuncumuz olsun ancak 3.ligin kuralları oldukça sıkıntılı, birinci olarak 30 yaş sınırı var 3.lige 30 yaşın üstünde oyuncu getiremiyorsunuz. İkinci olarak 3.lig’de askerlik tecili yapılmıyor. 27-28 yaş düzeyindeki oyuncuların çoğunun askerlik sorunu var. 3.lig’e gelmek istemiyorlar, çünkü gelir gelmez askere gidiyorlar. Aldığımız oyuncuların geçmişlerini incelerseniz kendi yaş gruplarının en tecrübeli oyuncuları ve bu kurduğumuz kadro 2 lig’in, 2a’nın hatta Süperlig’deki takımımızın mayası olabilecek düzeyde genç ve yetenekli arkadaşlar var. Yaş ortalamamız 22 ve transferlerimizin çoğu üst liglerden ve başka takımlar tarafından üst liglerdeki takımlardan talep gören oyuncular biz buna rağmen bu oyuncuları 3 lig’e getirdik. Dediğim gibi gerçekten kadromuz oldukça yeterli ve güçlü.
G: Üç haftada 5 puan alan kadronun ağırlığı amatör ligden devrolan oyuncular. Skor ve puanı bir yana koyduk oynanan futbol oldukça kötü ve bu taraftarda huzurluk yaratıyor ve tepki oluşuyor.
BG: Biz 18 yeni transfer yaptık ve çoğu bir arada oynamamış oyuncular bir uyum sorunu yaşadığımız gerçek, bu yüzden geçen sezon bir arada oynayan oyuncuların bir katalizör olması gerekiyor. Bir de sakatlıklar var şu an bu nasıl orta saha ne biçim transfer diye eleştiriliyoruz ama benim 9 orta saha oyuncumdan 7 si şu an oynayamıyor yani esasında bizim orta sahamızı daha kimse görmedi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen savunmamız taraflı tarafsız herkes tarafından takdir görüyor. Hucüm hattımız birçok 2 lig takımında yok, orta sahamızdan da tam olarak yararlanmaya başladığımızda ve uyum sorunlarımızı çözdüğümüzde biz bu ligi rahat geçeceğiz.
G: Peki bunlar ne zaman olacak ?
BG: Benim kişisel görüşüm 6-7. Haftadan sonra taşlar yerine oturur.
G: Taraftarın sırtını yaslayıp maç izleyeceği ilk haftadan itibaren gelene 3 gidene 5 atan bir takım kurulamaz mıydı?
BG: Mevcut bütçemizin 3-4 katı bir bütçeye belki olabilirdi. Ama günümüz futbolunda hiçbir şeyin garantisi yok. Bizim kurduğumuz kadro tekrar söylüyorum. Çok başarılı olacak bir kadrodur. Biz şampiyon olacağız.
G: U19 U17 milli takımlarından oyuncu alamaz mıydık? Taraftarımız Göztepemizde milli futbolcu görmek istiyor.
BG: Bizim genel prensibimiz U17-U19 dan oyuncu almak değil bu takımlara oyuncu vermek ve bunu da kısa vadede başaracağız. Milli futbolcumuz da var U12 milli takımızın kalecisi Göktuğ Göztepenin lisanslı oyuncusudur. Kendisini bu sene özellikle Fb ve Gs çok istedi tahmin edemeyeceğiniz rakamlara çıktılar hatta bizden olumsuz cevap alınca İmam Bey’e kadar tekliflerini götürdüler. Ama biz vermedik. Bizim amacımız Süperlig’e 17 yaşındaki milli kalecimiz ile başlamak.
G: Geçmişte imkansızlıklar nedeniyle kulübümüzden uzaklaşmış yetenekli oyuncularımızı yeniden kulübümüze kazandırmak istemez misiniz. Böyle transferler yapabilir miyiz? Örneğin Koray Çölgecen gibi.
BG: Göztepeden ayrılan oyuncuların çoğu şu an başarılı değiller Göztepe’de bir takım başarılara ulaşsalar da, buradan ayrıldıktan sonra bu başarıyı sürdürememişler. Az sayıda olanı ki Koray da bunlardan biri başarılı olmuşlar ve şu an Süperlig’de veya 2a’da ciddi kazançları var. Örneğin Koray kalitesinde bir futbolcunun yıllık ücreti en az 600.000 ytldir. O oyuncuyu 2 lig aşağıya getirmeniz içinde en az bunun iki katı vermeniz gerekir bu da eder 1.200.000 ytl, şu anki bütçemiz ile bu parayı bir oyuncuya vermemiz imkansız.
G: Yeni formalarımızın dizaynı konusunda da ciddi eleştiriler var. Bu dizaynlar size mi ait. Ve dört parçalı formayı kullanmayı düşünüyormusunuz.
BG: Holdingin bir tekstil organizasyonu var ve bu formaları da onlar dizayn etti ve üretiyor. Bizim bu konuda bir seçimimiz olmadı formalar bize de hazır geldi. Dört parçalı formayı üretmeyi ve kullanmayı ciddi ciddi düşünüyoruz.
G: Genelde bonservisi elinde oyuncuları transfer etmemiz tesadüf mü ?
BG: Tabi ki değil biz 18 transfer yaptık ve toplamda bir oyuncuya 5 milyar bonservis parası ödedik ki onun bonservisi de 50 milyardı.
G: Sözleşmelerimiz kaçar yıllık?
BG: Üç yıllık ve beş yıllık sözleşmelerimiz var, kiralamalarımız da satın alma opsiyonlu yani satarlarsa önce biz alırız. Bize rağmen satarlarsa satıştan pay alırız.
G: Holding camiadan uzak duruyor, yönetim kadrolarına almıyor, dernek yönetimine kimseyi dahil etmiyor, kulüp üyeliklerinde sıkıntı var. Camiadan bu kadar uzak durması doğru mu? Örneğin dernekte gönüllü yöneticiler veya şirketlerde profesyonel yöneticiler Göztepe camiasından seçilemez mi ?
BG: Şirketlerde profesyonel yöneticilerin Göztepelilerden seçilmesi bence doğru değil çünkü duygusallık ve profesyonellik aynı yerde olması zor. Ancak dernekte tabiî ki olmalı veya amatör şubelerde tabiî ki olmalı çünkü Göztepe Göztepelilerin. Mutlaka bu yapının içinde yer almalılar. Ama bu da bir süreç gerektiriyor. Altınbaş Grubu Yeni Asır’ın aksine Göztepe’yi TMSF’den aldı. Yani bir camia kararı ile veya camia ile birlikte göreve gelmedi. Ve bu işe kalkıştığında da İzmir’den Göztepe camiasından kimseyi tanımıyordu. Kim iyidir? Kim kötüdür? Kim gerçekten Göztepelidir? Kim değildir bilmiyordu, hala da bilmiyor şu an tanışma süreci birbirini tanıma süreci devam ediyor. Aynı şey Göztepeliler içinde geçerli Altınbaş kimdir nedir bilmiyorlar tanımıyorlardı. Göztepeliler Altınbaş’ı Altınbaş ta Göztepelileri tanımaya ölçmeye tartmaya çalışıyor. Bu tanıma sürecinde sona gelindiğinde yani taraflar birbirini daha iyi tanıdıklarında her iki kesim tarafından kapılar açılacaktır. Altınbaş camiadaki kişileri dernek yönetimlerine amatör şubelere alacak, Göztepeliler de Altınbaşın davetlerine kayıtsız kalmayacak Örneğin Voleybol şubesine camia sahip çıksın dendiğinde ortaya çıkacak. Bunun için yani karşılıklı güven ve tanışma ortamının sağlanması için biraz daha zaman gerekiyor.
G: Esasında size bu soruları sormayacaktım. Ama tüm takımlardan sorumluyum ve Genel müdür vekiliyim dediğiniz için soruyorum. Amatör şubeler ile ilgili politikanız nedir, voleybol bu sene ne olacak? Basketbol şubesi açılacak mı, hentbola neden destek verilmiyor.?
BG: Amatör şubelerle ilgili politikamız önce spor okullarını oluşturmak ve burada belli bir alt yapıya ulaştıktan sonra şubeleri aktif hale getirmek ve bu kapsamda da çalışmalarımız sürüyor. Ben göreve geldiğimde tüm branşlarda toplam 200 öğrencimiz vardı, bugün 800 öğrencimiz var. Voleybol bu sene ne olacak açıkçası tam bir bilgim yok ancak olumlu gelişmelerin olduğunu holdingin bir takım görüşmeler yaptığını biliyorum kısa süre içersinde açıklanır zannedersem. Basketbolu basketbol okulumuz belli bir seviyeye geldiğinde açacağız. Hentbola destek vermiyor değiliz kendileri bu sene salonu ücretsiz olarak kullanacak geçen seneki en büyük masrafları salon kirası idi ayrıca tesislerdeki reklam panolarımızdan bazılarını onlara tahsis ettik satıp parasını kullanacaklar ki zannedersem birini satmışlar.
G: Peki neden voleybolda holding aktif rol almıyor veya hentbola bir tutar karşılığında göğüs reklamı vermiyor?
BG: Bizim Göztepe ile ilgili en büyük hedefimiz kendi kendine yeten bir sistem oluşturmak bir gün Altınbaş giderse Göztepe kendi kendine de idare etsin veya Altınbaş çekildiğinde yeni biri ortaya çıkıp bu işe sahip çıksın ortada kalmasın. Siz tüm yapıyı Altınbaş şirketlerinin üzerine kurarsanız bir gün Altınbaş giderse her şeyiniz ile ortada kalırsınız. Bu nedenle Altınbaş grubunun etkinliği azalsın, kulübün kendi gelirleri olsun diye uğraşıyoruz. Bu nedenle tüm şubelere Altınbaş’ın sahip çıkmasını beklemeyin. Zaten şu aşamada amatör şubeleri açmamamızın sebebi de bu örneğin basketbol spor okulu kurulsun öğrenci sayısı bir seviyeye gelsin bu yapıdan yetenekli oyuncular çıksın okul gelirleri şubenin sabit maliyetlerini karşılar hale gelsin işte o aşamada şube kurulur ve kendi kendine yeterek büyür kimseye de muhtaç kalmaz.
G: Kombine satışları ne düzeyde?
BG: Bunu söylemeyi doğru bulmuyorum. Biliyorsunuz taraftarın voleybol nedeni ile bir tepkisi var bu nedenle satışlar istediğimiz düzeyde değil. Ancak voleybol olayı bir sonuca bağlandığında satışların ivme kazanacağını ve istediğimiz düzeye geleceğini düşünüyoruz.
G: Maçlar devam ediyor voleybol olayı çözüme kavuştuğunda, büyük ihtimal kombine normal fiyattan pahalı bir duruma gelecek bu bir sorun değimli?
BG: Bunun farkındayız bu sebeple klasman grubunun ikinci yarısının başından veya play ofların başından itibaren geçerli olacak kırık kombine dediğimiz bir uygulama ile fiyatları yeniden düzenlemeyi düşünüyoruz.
G: Altınbaş dışında büyük bir sponsor arayışınız var mı?
BG: Hayır böyle bir arayışımız yok.
G: Bir diğer önemli konumuz da tesis konusu neden somut bir gelişme yok?
BG: Bu görüşe katılmıyorum somut bir gelişme yok sözü bence haksızlık Göztepe 1925 te kurulmuş bu sene 83.yılı kutlandı. Altınbaş yönetimi devraldığında 82 yıllık bir kulüptü ve 82 yıllık bir kulüp olarak hiçbir şeyi yoktu. Gürsel Aksel tesislerinin üzerinde bir çok haciz ve temlik bulunuyordu. Tesislerde bulunan halı saha üçüncü kişiler tarafından işletiliyordu. Tenis kortları verimsizdi. Kendi tesisleri içindeki salona milyarlarca kira ödeniyordu. Kulüp binasındaki kafe kimseye kira ödemiyordu. Müze küflenmişti ve Göztepe’nin elle tutulur gözle görülür hiçbir şeyi yoktu. Bugün itibariyle tüm tesisler salon ve kulüp binası Göztepe’nindir. Üstünde tek bir haciz, tek bir temlik yok. Tüm halı sahalar, tüm tenis kortları salon Kulüp tarafından işletiliyor. Kulüpteki kafe çok kısa süre sonra hizmete girecek dün itibariyle elektrik ve su sorununu da çözdük, yarın kulüp binamıza dönüyoruz. Hepsinde Göztepe bayrağı dalgalanıyor. Bu bir somut gelişmedir ki bu sorunlar “Benim.” diyenin çözemeyeceği sorunlardı. Hepsi çözüldü. 2 yeni halı saha yaptık, 20 ye 90 da olsa bir çim saha yaptık tesisleri kamp merkezine dönüştürdük, kulüp binasını müzeyi yeniledik. Biz bir program çerçevesinde ileriliyoruz. İlk hedefimiz mevcut tesislerimizi yasal olarak edinmek ve kullanılabilir hale getirmekti. Dün son olarak elektrik-su işini de çözerek ilk hedefimize ulaştık. Bundan sonra doğal olarak yeni hedeflerimiz var örneğin bu benim kişisel görüşümdür. Göztepe gibi güçlü taraftar yapısına sahip olan bir takımın mutlaka kendi stadı olmalıdır. Bu hem maddi, hem manevi anlamda önemli bir yatırımdır. Ancak böyle şeyler sabahtan akşama olmuyor, bir süreç gerekiyor ve bu süreçte şu an çalışıyor. Herhalde sportif bir yönetici olarak bir tesisimizin olmasını en çok biz isteriz, çünkü en çok biz zorlanıyoruz.
G: Alsancak Stadı ihalesine neden girilmedi?
BG: Alsancak Stadı çok başarılı bir stat değil ve kiralamalar 1 yıllık yapılıyor. Altay da stadı 1 yıl kiraladı. Bir yıllık bakım ve işletme maliyetlerini bir araya getirdiğinizde Altay o işten zarar edecek. Böyle bir stadı kiralamak hele şu aşamada kiralamak bizce doğru değildi o yüzden girmedik.
G: Suni çimde idman yapıyoruz ve zorlanıyoruz 20-90 saha da yeterli değil diyorsunuz Alsancak veya Atatürk Stadı’nda idman yapma şansımız yok mu?
BG: Bırakın idmanı, dün çok yeni oyuncumuz var bir stadı görsünler şöyle bir düz koşu yapalım diye başvurduk izin vermediler.
G: Sizce Göztepe’nin 50-60 dönüm üzerine kurulmuş kamp merkezi olan modern bir tesise en erken ne zaman ihtiyacı var?
BG: Yarın sabah.
G: Şehrimizdeki diğer takımlar belediyelerden ciddi kaynak alıyorlar, bizim böyle bir getirimiz var mı?
BG: Zaman zaman isteklerimiz taleplerimiz oluyor ancak Altınbaş göreve geldiği andan itibaren şu ana kadar hiçbir kişi ve kurumun tek kuruşu Göztepe’ye girmemiştir.
G: Siz bir çok ülkede bir çok maç izlediniz ve uzun bir zamandır da futbolun içindesiniz sizce Göztepe seyircisi nasıl bir seyirci? Örneğin Nazilli maçında ciddi bir tepki vardı bunları nasıl karşılıyorsunuz?
BG: Yurt dışında ve yurt içinde bazı takımlarda seyirci gerçekten seyirci onlar için bu aktivitenin tiyatrodan sinemadan bir farkı yok. Yani haftada bir gün maça gidiyorlar ve oturup izliyorlar Göztepe seyircisi böyle bir seyirci değil Bir kere kulüplerine inanılmaz bağlılar ve bu bağlılık onları gene inanılmaz ölçüde duygusallaştırıyor ve bunun sonucunda da tabiî ki en küçük bir kötü durumda sert ve yüksek tepki veriyorlar, açıkçası ben bunu doğal karşılıyorum. Örneğin maçta bize beddua ediyordu birisi ama baktığında adamın esasında bize beddua ettiği yok içinde bizi takdir ediyor ama o anki takımın kötü futbolunu içine sindiremiyor ve öfke patlaması oluşuyor. Bunu ben anlıyorum ve açıkçası bu bağlılıklarını da takdir ediyorum. Ancak oyuncularımız henüz Göztepe seyircisine alışamadılar bunun ürkekliğini de yaşıyorlar örneğin geçen hafta kırmızı kart gören oyuncumuz tribünden çekine çekine kenarı geldi ama tribünler onu ayakta alkışladı çünkü mücadelesini yapmıştı ve tribün bunu gördü. Bir diğer olay da Göztepenin sadık izleyicisi sayısı fazla yani ortalama 3-4 bin kişilik bir kitle firesiz takip ediyor ve bu nedenle de takımdaki iyi yönde veya kötü yöndeki gelişmeyi takip edebiliyorlar, bu da seyirci için büyük avantaj biz onların tepkilerini haklı buluyoruz ve 4-5 hafta sonra takımımız da taşlar yerine oturunca bizi takdir edeceklerini de biliyoruz.
G: Tepkileri anlıyorum diyorsunuz ama bu işin bir limiti var mı örneğin şu da olursa çeker giderim diye bir limitiniz var mı?
BG: Haksız tepki veya küfür tabiî ki istenen şeyler değil ama ben Göztepe taraftarının futbol bilincine güveniyorum. Ve haksız yere bana baskı uygulayacağını düşünmüyorum. Ama bu konuda da limitim yok. Ben sadece ve sadece benim varlığımın Göztepe’ye zarar verdiğini düşünürsem giderim. Bunun dışında bir gitme durumum söz konusu olamaz.
G: Artık sona gelirken Göztepelist hakkındaki düşüncelerinizi alabilimiyiz?
BG: Göztepelisti mümkün olduğunca takip ediyorum. Bence bir taraftar sitesi olarak oldukça duyarlı sağduyulu ve mantıklı bir yayın politikası izliyor. Göztepe için önemli bir kurum çünkü haberlerine güveniliyor.
G: Taraftarlara son olarak söylemek istediğiniz bir şey varmı?
BG: Şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki biz Göztepe’nin iyiliği için gece gündüz çalışıyoruz. Ve Altınbaş Grubu Göztepe’nin menfaati için gerekli olan işleri yapıyor. Göztepe gerek bütçesi gerek ekonomik büyüklüğü ile Altınbaş Holding büyüklüğü içersinde oldukça küçük bir yapı. Yapılan gelir getirici faaliyetler ticari kaygılarla değil Göztepe’nin kendi kendine yetebilen bir yapıya ulaşması ve kalıcı olarak bir daha ekonomik sorun yaşamaması için yapılıyor. Bunu böyle değerlendirmek daha doğru olur. Bir son rica da tüm taraftarlarımızdan 3. Haftayı geride bıraktık henüz şükür ki bir cezaya muhatap olmadık. Ancak federasyon elinde ceza makbuzu yolları bekliyor. Birçok kulübe cezalar verdi. Bize de vermemesi içten değil. Bu nedenle özellikle önümüzdeki haftaki Menemen deplasmanı esnasında ve onun dışında tüm haftalarda kulübümüze ceza kesilmesini gerektiren eylemler davranışlar içersine girmesinler. Altınbaş Grubu planlı programlı hareket eden bir grup ve bu yıl için Göztepe’ye ayırdığı bütçe belli. Bu bütçeyi ceza ödeyerek mi, kırılan koltuğun camın parasını ödeyerek mi harcayacağız yoksa tesis, oyuncu vb kulübümüze faydası olan işlere mi ayıracağız buna taraftar karar verecek.
G: Vakit ayırdığınız ve samimi cevaplarınız için teşekkür ederiz.
BG: Ben teşekkür Ederim.