Ahmet Talimciler-Taraf
Bu haftanın yazı pası spor yazarı dostum Hakan Can’dan geldi. A Spor’daki programında havaalanlarındaki karşılamaya binlerce kişinin gitmesine karşın maçlara giden taraftar sayısının azlığına vurguda bulunarak bu durumu nasıl yorumlanacağını sormuştu. Son olarak Quaresma’nın İstanbul’a gelişinde yedi bin taraftar tarafından karşılanması ve taraftarların havaalanında adeta tribündeymiş gibi hareket etmeleri dikkat çekiciydi. Gerçi son dönemde ülkemize gelen ‘yıldız’ isimlerin hepsinde benzer görüntülerle karşı karşıya kaldık. Nani, Robin van Persie, Podolski ve son olarak Gomez’in gelişlerinde de aynı sahneler tekrarlandı. Binlerce taraftarın akın ettiği havaalanında yaşanan izdiham ve alışıldık tribün sahnelerinin tekrarlanması ritüeli.
Gelenleri omuzlarda karşılayan ve herkesin ellerindeki cep telefonları ile fotoğraf çektirme yarışına girdiği görüntülerin arkasında yatan en önemli etmen ‘oradaydım’ duygusunu cümle âleme göstermektir. Çektiği fotoğrafları sosyal medya üzerinden paylaşan ve kendi kişisel tarihinde bir dönüm noktası yaşadığını zanneden bir kitleyle karşı karşıyayız. Bu kitlenin futbol ve takımı ile kurmuş olduğu bağlantının da yeniden sorgulanmasına ihtiyacımız bulunuyor. Alınan yıldızları tribünlerde seyretmeye gitmekten imtina eden buna karşın onları karşılamaya ya da onların imza törenlerine giden bir kitle ile birlikte taraftarlığa atfettiğimiz değer yargıları da değişime uğramaktadır. Sosyal medyada E. Goffman’ın yerinde tespiti ile ‘vitrinde oluşturulan kimlikler’ aracılığı ile daha fazla yer almaya başlayan taraftarlar açısından durum ilginç bir görünüm arz etmektedir. Orada olmak ve orada olduğunu gösterme üzerine kurulan yeni kimlikler aracılığı ile taraftarlar kendileri gibi olan diğerleri ile bağ kurmaktadırlar.
Binlerce taraftarın omuzlarında meşalelerle karşılanan yıldızların ülkemizden gidişlerinin iki elin parmaklarını geçmeyen taraftarlarca gerçekleşmesi de yine bu dönemin özelliklerindendir. İkinci gelişinde yedi bin kişinin karşıladığı Quaresma’yı ülkesine giderken yedi taraftarın “Hoşça kal Gözüm” yazısı ile uğurladığını hatırlatmalıyım. Geliş ve gidişlerde değişmeyen tek görüntü ise yıldızlarla fotoğraf çektiren taraftarların varlığıdır. Akıllı telefonlarla birlikte sürekli olarak fotoğraf çeken ve çektiği fotoğrafları paylaşan insan sayısının artmasının etkilerinin en çok hissedildiği alanlardan birisi de futbol dünyasıdır. Taraftarların yaş ortalamasında gençlerin ağırlıkta bulunduğu gerçeğini gözönünde bulundurduğumuzda sosyal medyanın bu kadar etkin kullanılması da anlam kazanmaktadır. Gerçek kimlikleri yerine vitrindeki taraftar kimlikleri üzerinden kendi varlıklarını ortaya koyma yolunu seçen taraftarlar açısından, bu durumu sağlayan her türlü etkinlik ön planda yer almaktadır. Bu doğrultuda yıldız karşılamaları, imza törenleri tam istendik görüntülerin oluşma alanlarıdır. Gittikleri her yerde telefon üzerinden kendilerini göstermeye bayılanlar sinemada, tiyatroda ya da konserde nasıl davranıyorlarsa stadyumda maç seyrederken de aynı davranışları yapmayı sürdürmektedirler. Toplu ortamlarda nasıl davranılması gerektiği hususunda en ufak bir hassasiyet göstermeyen, kendileri dışında kalan hiç kimseyi düşünmeyenlerin sayısının da gittikçe arttığı bir ortamdan futbol da nasibini almaktadır. Binlerce insanın güvenliğini tehlikeye atmak pahasına havaalanlarını tribünlere çevirenlerin işin suyunu çıkardıklarını en çok da futbola zarar verdiklerini yüksek sesle söylemek zorundayız.
Taraftar olarak kendi kişisel tatminleri uğruna davrananlar sayesinde futbolun saha içinden çok tribünlerde ve karşılamalarda olan biteni konuşmaya başladık. Son dönemde özellikle yurtdışındaki hazırlık karşılaşmalarında yaşanan tribün olaylarını da hatırladığımızda, taraftar olarak zarar veren yeni bir taraftar kitlesi ile karşı karşıyayız. Sefa ve Vefa kavramları üzerinden taraftarlık kimlikleri yeniden şekillenecek gibi gözüküyor ve korkarım ki tıpkı toplumsal hayatımızın diğer alanlarında olduğu gibi taraftarlıkta da vefa duygusu ağır basanlar kaybedecekler!
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.