Ahmet Talimciler-Taraf

Yıldız tartışmaları altında geçen bir sezonu daha tamamladık. Futbol medyamıza göre son yılların en heyecanlı ligi oynanmasına karşın bu heyecanı yaratan üç takımın futbol kalitesi içinse maalesef durum çok ama çok kötüydü. Herkesin birbirine ikram ettiği şampiyonluğu getiren en önemli etkenlerin başında hiç kuşkusuz, bize özgü saha dışındaki “yönetici abi” modelinin büyük etkisi vardı. Bir diğer önemli nokta ise Galatasaray kulübünün gerek teknik direktörü gerekse de futbolcuları ile iki ezeli rakibinden daha sıcak bir ortam yaratmış olmasıydı. Kendi saha ve seyirci avantajından uzak olarak lige başlayan Beşiktaş kulübü, her maçını deplasmanda oynamak zorunda kalmanın ve UEFA Avrupa Ligi karşılaşmaları ile birlikte rakiplerinden daha fazla yol kat etmenin bedelini ağır ödedi. Sezon başında en avantajlı takım görünümündeki Fenerbahçe’nin, başkanın isteği ile gerçekleştirdiği teknik direktör değişiminin ardından yaşadığı sorunlara, takım içindeki uyumsuzluklar ve tabii ki bazı isimlerin sürekli gündemde kalması olumsuz etkilerde bulundu. Takımın gittiği her yerde başkanın yaratmış olduğu olumsuz etkiden fazlasıyla nasibini alması ve en son silahlı saldırıya uğraması sinirleri tamamen gerdi. Ligin en fazla transfer yapan ve siyasal iktidar ile en fazla uyumlu olan takımı görünümündeki Trabzonspor’un hiç beklemediği bir şekilde sezonu tamamlayarak umutlarını bir sonraki yıla ertelemesi ise dikkat çekiciydi.

2002 yılında dünya üçüncüsü olan milli takımın 2015 yılında dünyada 57. sırada yer aldığını ve büyük bir sürpriz olmazsa bir uluslararası organizasyonu daha evinden seyretmek zorunda kaldığını görmemize çok az bir zaman kaldı. İşler hiç de söylendiği gibi gitmiyor, ülke olarak kendimizi ne kadar büyük bir ekonomiye, insan kaynağına ve diğer özelliklere sahip olduğunu söylersek söyleyelim; görüntü bunu onaylamıyor. Demokrasi, insan hakları, eğitim, fırsat eşitliği, ifade özgürlüğü, işçi ölümleri gibi alanlarda karnemiz giderek daha fazla bozuluyor. Futbol ülkemizin kendisini göstermek için büyük çaba sarf ettiği hattâ saydığımız bu alanlardan çok daha kolaylıkla da gösterebildiği bir alan. Burada bile işler tıkırında gitmiyor çünkü büyük paralar döktüğümüz futbolumuzda altyapı olarak hâlâ Almanya’nın yetiştirdiği futbolculara muhtacız. Kulüplerimizin borç batağında olduğunu, gelir yaratmak için Kulüpler Birliği aracılığıyla naklen yayın ihalelerini pazarlayacağı yeni bir döneme girildiğini ve bunun da devrim olarak sunulduğunu ancak çare olmayacağını görüyoruz. Müflis tüccar gibi harcamaktan kaçınmayan, başarı peşinde koşarken kulübün bütün getirilerini harcayan ve sürekli olarak borcu artıran yönetsel zihniyetler sonucu deniz bitti. Kötü yönetimler sonucu gerek takım düzeyinde gerekse ülke düzeyinde duvara tosladık, hâlâ kuyruğu dik tutmaya ve “biz büyük takımız/ milletiz” demeye devam etmemiz, kimseyi aldatmasın! İspanya’nın Sevilla kulübü tıpkı Galatasaray gibi 1905 yılında kurulmuş ve bütçe olarak bizim önde gelen kulüplerimizin çok gerisinde kalmasına karşın son on yıl içerisinde UEFA kupasını dört kez müzesine götürme başarısına sahip. Son on beş yıldır bu kupayı almakla övünen ve Avrupa para liginde ilk yirmi içerisinde yer alan Galatasaray, kadro kalitesi olarak Sevilla’dan açık ara önde olmasına rağmen bu başarıyı bir kez daha tekrarlayamadı. Milyon euroların havalarda uçtuğu futbol piyasamız, Sevilla’lı Stephane M’bia için istenen 2,5 milyon euroyu aşağıya çekmeye çalışıyor. İşin ilginç yanı futbolcu kendi takımında 900 bin euroya oynuyor ve İtalya’nın ünlü kulübü Inter’in teklifi Trabzonspor’un üçte biri kadar olmasına karşın futbolcunun bu teklifi düşünmek için süre istemesi. Büyük paraların konuşulduğu, büyük binaların yapıldığı, lüks arabaların ön plana geçirildiği yerlerde insanların kıymeti azalır, niceliğin nitelikle yer değiştirmesi sonrasında büyüklük tutkusu ve iktidar hırsı hayatın merkezine yerleşir. Vicdanlar körelir, adalet topallar, değerler yoksullaşır ve hepsinden önemlisi insanlar bozulur.

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

YORUMLAR

KÖŞE YAZILARI

  • İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var? İnstagrama kayıtlı 52 milyonluk örneklem üzerinden bakarak Türkiye’de hangi takımın kaç taraftarı var?
    Written by Oguz Resat Sipahi 10 May 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Hangi takımın daha çok taraftarı var? Bu soru çok iç gıdıklayan bir soru biliyorum. Pazar Pazar maçlar da yok. Nereden aklıma geldi diye sorarsanız Dövletimiz sağolsun. İnstagramda Kumluca-Olimpos alanının yüce Dövletmiz tarafından 1. derece sit alanı konumund...
  • Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... Ülkemizde 1098, dünyada 108319 kişiyi covid19 kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik...
    Written by Oguz Resat Sipahi 12 Nisan 2020
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk *Ülkemizde 1098, dünyada 108.319 kişiyi covid19'un kanlı ve mukuslu kırbacı ile kaybettik... *Ne mutlu bizlere değil ki ülkemiz, covid19 açısından müreffeh ülkeler düzeyini yakalama ve aşma yolunda koşar adımlar ile ilerliyor... Yine de arada iyi şeyler de var...
  • Gözyaşları... Gözyaşları...
    Written by Oguz Resat Sipahi 21 Nisan 2019
    Oğuz Reşat Sipahi http://www.sipahi.tk Uzun zamandır yazasım gelmiyordu ligin ilk devresinde yazacak birşey yoktu pek, ya da dünyevi dertlerden yazasım gelmedi... Ligin ikinci devresinde de yazasım gelmedi bu sefer çoğunlukla dünyevi ailevi dertlerden... Dünkü gözyaşlarına kadar... Taraftarımızın,...
  • Göztepe TEK Büyüktür. Göztepe TEK Büyüktür.
    Written by Özkan Cengiz 28 Nisan 2018
    Özkan Cengiz ozkan@ozkancengiz.net Göztepe TEK Büyüktür. Yıllar önceydi amatördeydik, takıma tribünlerin yoğun tepkisi vardı, hoca ve oyuncular fazlaca tepki alıyorlardı. O günlerin yöneticileri ile bir araya geldik. Şaşkındılar, bize nasıl profesyonel çalıştıklarını anlatıyorlardı. Video analizler...
Diğer yazılar:

Diğer başlıklar

Twitter