Ahmet Talimciler-Taraf
Sporu ve spor yönetimini içinde yapıldığı toplumdan soyutlayamazsınız, her hâliyle bir aynadır ve o kusurlu aynada aslında kendinizi seyredersiniz. Son bir hafta içerisinde spor dünyamızda olan bitenlere şöyle bir göz gezdirdiğimizde görünenler tıpkı gündelik hayatımızın diğer alanlarında olduğu gibi ‘yok artık’ dedirtiyor.
Aslında şaşıracak bir durum yok, çünkü olan bitenler yönetsel kültürümüzdeki kuralsızlığın spordaki yansımalarından ibaret. Önümüzdeki dönemde Federasyon başkanlığı için adı geçen ve son on yıl içerisinde basamakları hızla tırmanan Kulüpler Birliği Başkanı, “Kötü gidişten hepimiz sorumluyuz” cümlesini kullanabiliyor. Dikkat edin bunu sokaktaki adam söylemiyor, yıllardır kulüp yöneticisi olan etkili ve yetkili bir kişi söylüyor. Hiçbirimiz masum değilsek başlığıyla çıkan habere inanacak olursak, fail ya da failler aramamız gereksizleşir. Yani sorunun kaynağı belirsizleşir, böylece sorumsuz sorumlular da paçalarını kurtarıverirler. Tıpkı diğer bütün alanlarda olduğu gibi bu alanda da kötü yönetimlerin sorumluluğu, işin içerisinde yer almayanlara yıkılıverir!
Sporun asıl anlamının bir türlü farkına varamayan ve bunun için de sürekli olarak izleyici kalan insanların ülkesinde, ilgiye en fazla ihtiyaç duyan bedensel engelli sporcuların faaliyetleri ikinci bir emre kadar durduruldu! Bedensel Engelliler Spor Federasyonu ile Spor Genel Müdürlüğü arasındaki anlaşmazlığın ceremesini spor yapmak isteyen bedensel engelli yurttaşlarımız çekiyor. Şaka gibi ama gerçek ve olan bitenler konusunda eteklerinde taşları olanlar yavaş yavaş dökülmeye başlıyorlar. Federasyon başkanının tekerlekli sandalye satın alma işinde olduğu için yönetim kurulundan istifa ettiğini söyleyen medyatik üyemiz, açıklamasında zaten toplantılara katılmadığını söylüyor. Bu olanlardan sonra ülkemizde yönetimleri oluşturan insanların, içinde bulundukları alanlarla ne kadar yakından ilgili ve konuya vâkıf olduklarını bir kez daha öğrenmiş oluyoruz!
Ülkemizde spor medyasının ve oraya çıkmada pek hevesli olan yöneticilerin düzeyini görmenin en güzel yeri hiç kuşkusuz transfer dönemleridir. Bu dönemlerde futbol medyamız dünyanın hemen hemen her takımından futbolcuların ülkemizdeki önde gelen takımlarına transfer haberlerini vermeye bayılırlar. Pembe yalanlardan kimse ölmez düşüncesi ile mangalda kül bırakmayacak kadar futbolcunun transferini gerçekmiş gibi verirler. İşin bir de yönetici boyutu var ki, o da tam evlere şenlik bir düzeyde gerçekleşmekte. Hiçbir ilkesi olmayan ve bu uğurda hiçbir değeri tanımayan yöneticiler, birbirleriyle anlaşmazlığa düştüklerinde, mahallede kavga eden çocukların ağzıyla konuşmaya başlarlar.
Gündemin son olayı ise, ülke futbolunun medarı iftiharı olarak gösterilen ve son dönemde magazin medyasının yeniden gözdesi olan Arda Turan’ın, hakemin kararlarına kızıp yan hakeme ayakkabı fırlatması. İspanya’da taraftarlar, Arda’nın yaptığı hareketin karşılığının kırmızı kart olması gerektiğini ve bu davranışa bir anlam veremediklerini ifade etmişler. Kulüp yönetimi de davranışlarına dikkat etmesi konusunda uyarıda bulunmuş! Bizde futbolcusunu onaylayan ve ödüllendiren yönetimlerle taraftarlar, orada ise olaya renklerden hariç bakabilme gerçeği var. Tribünlere el hareketi çeken teknik direktör de haftanın unutulmazlarından birisiydi. Sporun içinde yapıldığı kültürden beslendiği ve o kültürü beslediği gerçeğini aklımızdan hiç çıkartmamalıyız, o hâlde bütün bu olan bitenlerin arkasında yine biz varız! Tüm bu olanlar bizi yansıtıyor ve yansıtmaya devam edecek.
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.