Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Buca Stadında Oynama Fikrine Dair
Henüz yapılan bir açıklama yok, gelen bir duyum yok, gelişme yok ama Göztepe camiasının son günlerdeki gündemi iç saha maçlarının Buca Stadında oynanması. Camiamızın çok hızlı haber almasımıdır sebep yoksa kırk kere söylenince olur ritüeli midir bilmem ama biz hangi konuyu bu kadar tartışmaya açsak kısa sürede gündemimize gelir.
Konuyu net tartışabilmek az geriden alalım. Sezon başındaki Sezonun İki Kritik Noktası başlık yazımızda altını çizdiğimiz iki sorun vardı. Birincisi oyun planımızdaki tek yönlülük ikincisi de stadyum sorunumuz. Oyun planımızdaki tek yönlülük gerek teknik kadro gerekse de futbolcu kadrolarında yapılan revizeler ile nispeten yeni bir anlayışa döndü.
Ancak ilk günden beri konuştuğumuz Göztepe’mizin geçmişte ki şampiyonlukları incelendiğinde en büyük gücü olan tribün etkisini hala efektif kullanamıyoruz. Çünkü iç saha maçlarımızı oynadığımız stadyum hakem ve rakip oyuncu üzerinde baskı kurmaya müsait değil. Bir de işin öbür yönü hakem ve rakiple uğraşmak bir işe yaramayınca birbirimize sarıyoruz. İki katı sıkıntı oluyor.
Şimdi bu analizi derinleştirebilmek için ikinci bir noktayı daha detaylandıralım.
Bugün itibariyle iç saha da 10 maç oynamışız 6 galibiyet 2 beraberlik 2 mağlubiyet almışız toplamda 20 puan toplamışız. Dış saha performansımıza bakar isek orada da 10 maç oynamışız 4 galibiyet 6 beraberlik almışız deplasman da henüz mağlubiyetimiz yok. Toplamda 18 puan toplamışız.
Yani her sene küme düştüğümüz yıllarda dahi yıkılmaz kale olan iç sahamızın dış sahadan hiçbir farkı kalmamış üstüne üstlük deplasman da namağlupken iç sahada iki mağlubiyet almışız. (biri sakarya ama iç saha olması durumunu değiştirmiyor.)
Bu iki noktaya baktığımızda ve geçmişteki tecrübelerimize baktığımızda Buca stadı gibi seyircinin neredeyse saha içinde olduğu bir stadyum bizim bu performansımızı çok iyi noktalara getirebilir. Hakem ve rakip üzerinde kuracağımız baskı istatistiklerimize iç sahada yüzde yüz bir performansa çekebilir. Bunun doğal sonucu da şampiyonluk olması içten bile değil.
Bu olayın en olumlu ve en doğru bakış açısı bir de diğer açıdan bakalım.
Olayın diğer tarafında iki handikap var birincisi Buca taraftarları ile yaşanması muhtemel sorunlar ikincisi böyle küçük ve entegre bir stadyumda kendi tribünlerimizin performansı.
Ben Buca taraftarı ile yaşanacak herhangi bir sorunun doğru yönetilirse çok büyüyeceğini düşünmüyorum. Çünkü bugün Göztepe’ye tepki veren Bucalı taraftarlar çok fazla sayıda değil her ne kadar sosyal medyanın gücü sayesinde en çok sesi çıkanlar onlar olsa da geniş bir Bucalının Göztepe’ye karşı sempatisi olduğunu biliyoruz yaşıyoruz yaşadık.
Çok değil daha 4-5 yıl önce biz eski buca stadında çok maç oynadık. Hatta direk Bucaspor'u desteklemeye çok maça gittik. Yeni neslin yeni dönemlerin sesi çok çıksa da olay vücut bulduğunda geçmişin güzel günleri etkilerini gösterecek sorunlar başlamadan bitecektir. Burada ki tek nokta her iki tribünün deneyimli abilerinin eski günleri hatırlamaları, eski günlerinin anılarını genç ve heyecanlı arkadaşlara aktararak gerekli sağduyu ortamını inşaa etmeleridir.
İkinci çekinilen konuya gelirsek son maçlarda yaşadığımız tatsız olaylardan dolayı küçük stadyumda olayların daha da büyüyeceği endişesidir. Ben buna hiç katılmıyorum.
Biliyoruz ki Göztepe'mizin doğuş noktası bir isyandır. Ve onlarca benzerinin aksine her zaman yok olma kapısından dönüp yeniden zirve mücadelesine dönmesinin tek nedeni de bu isyan ruhudur. Bunu engellemek mümkün değildir. Göztepeli isyan eder, etmelidir.
Bizim bugünkü sıkıntımızın en büyük nedeni içinde bulunduğumuz ligler nedeniyle dişimize dokunur mücadele edeceğimiz isyan edeceğimiz bir rakip bir camia bulamıyoruz, Atatürk Stadyumunun yapısı gereği rakibimize etki sağlayamıyoruz. Ve dışarı ile mücadele edemeyince bu sefer birbirimize dönüp birbirimize isyan ediyoruz. Birbirimize sarıyoruz.
Eğer biz isyanımızın kazanca dönüştüğü bir ortam yaratabilirsek rakibimize etki edebildiğimiz bir ortam sağlayabilirsek o zaman işte birbirimizle olan ufak tefek sorunlarımızı büyütmez hatta onları yok edip tek vücut olarak rakibe karşı enerjimizi harcayabiliriz. Bu durum zaten Göztepemizin en büyük gücüdür.
Buna katılmayanların son yıllardaki rakibe fokuslandığımız maçları hatırlamasını rica ediyorum. Ksk maçlarında, kadıköydeki fbspor karşılaşmasında daha onlarca örnek maçta hiç kendi içimizde bir tartışmamız, sen soldasın ben sağdayım, sen settesin ben değilim kavgamız, oldu mu? Veya herhangi bir şekilde birbirimizin tezahüratını kesmeye çalıştık mı?
Toparlarsak, sezoun ilk yazısında da ifade ettiğimiz gibi Göztepe’mizin şampiyonluk yolu çoşkulu tribün çoşkulu takımdan geçiyor. Bunu bilen bunu yaşayan bunla şampiyon olan hocamızda bunun farkında, çoşkulu takım hemen olmasa da yavaş yavaş oluşmaya başladı.
Çoşkulu tribünde çabasının işe yaradığını gören ve bu sebeple her şeyi bırakıp rakibi alt etmeye çaba harcayan bir tribünle hemen oluşur. Çabasının işe yaraması içinde bize Alsancakvari bir stadyum lazım. Bugünkü şartlarda Alsancak olamıyorsa en iyi seçenek tartışmasız Buca stadıdır.
Ancak yeni nesil tribüncüler hem Göztepemizin hem de Bucanın tribün abileri tarafından iyi yönetilmelidir. Herhangi bir taşkınlığa herhangi bir karşı tarafı tahrik edici faaliyete izin verilmemelidir. Herkes kendi ligindeki kendi rakibine yönelmeli enerjisini oraya harcamalıdır.
Sonuçta süreç nereden bakarsan bak iki camiaya da olumlu katkıları olan bir süreçtir. Bütün sportif başarı, gelir vb maddi katkıları bir yana bıraksak bile tarihlerini dost olarak geçirmiş iki camianın eski günlerine dönmeye başlaması bile büyük kazançtır.
Özkan Cengiz
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.t