Bu maç için sonunda söyleneceği baştan söyleyelim. Tatsız-tuzsuz bir maçtı...Bu nedenle okuyanlara keyifli izlenimler aktarmak olanaklı değil...
Teknik heyetten kulübedeki son futbolcumuza kadar, sahadakilerin tek puanı yeterli gördüğünü maç sonunda anladığımızda, skorborddaki skor 1-1' i gösteriyordu.
Haftalardýr konuşulan 40 puanlık küme düşme barajının
aşılmasına tek galibiyetin yettiği bir durumda, sahada oynanan futbolla buna ulaşmak hayaldi ve öyle de oldu.
Gençlerbirliği'nin Cafer ve Youla ile kaçırdıklarını
anmak bile istemediðimiz bir ilk yarı geçirdik. İkinci yarının başlarında, Servet'in çok akıllıca topla buluşturduğu Mehmet orta sahadan götürdüğü topu, onsekiz dışından güzel bir vuruşla ağlara gönderdi. 1-0. (Dk.51) Gol sonrası hepimizi rahatlatacak ikinci golü beklerken, defansa ağırlık veren
bir Göztepe ortaya çıktı. Bu da rakip takımın kalemize sık sık geleceğinin göstergesiydi. Nitekim golümüzden iki dakika sonra Cafer'in yaradana sığınarak vurduğu sert şut direkten döndü. 71.dakikada neredeyse takımımızın yarısından fazlasının orada bulunduğu bir sırada, topu ceza sahası dışına çıkaramadık, klasik hale gelen boş adam bırakma gafletini yenilen golle ödedik Ahmet Hassan'ın kale direðinin dibinden vurduğu kafa şutu durumu 1-1 yaptı.
Sahada futbol adýna kocaman bir hiçle geçen doksan dakika sonrası, bu hiçliðe iki futbolcumuzu dahil etmenin haksızlık olacağını düþünerek, Mkhalele ve Servet için ayrı bir parantez açmak gerekir. Bu iki oyuncumuz herşeye karşın olağanüstü performans gösterdiler.
Beraberlikle 39'a ulaþan puanımızı, ikisi deplasmanda Gaziantepspor ve Beşiktaş, sonuncusu sahamızda Trabzonspor'la oynayacağımız maçlardan hangisinde 40'ın üzerine çıkaracağımız ise şimdilik kocaman bir soru
işareti...
Dr.İrfan Asil