Yazdır
Mutad Alsancak seferlerimizden birine daha giderken maçın stresli geçeceğini biliyorduk. Hem Göztepe'nin hem de Malatyaspor'un sıralamadaki yerleri bunun zaten habercisiydi. Kaybedilecek iki ya da üç puanın nelere yol açacağını düşünmek bile istemiyorduk.
Göztepe sahaya çıktığında, alışık olduÄŸumuz ileri ikilide Zafer Biryol'un yerine Ersen Martin'i gördüğümüzde dudak bükmüştük. Sezon başı golleri ile gönüllerimizde taht kurmuÅŸ olan Ersen ilerleyen haftalarda formsuzluÄŸu yanısıra ayak ya da kafası yerine aÄŸzını konuÅŸturmaya baÅŸlamış, sık sık kart görmeye baÅŸlamıştı. Ancak ilk yarıda attığı gol (Dk.39) hepimize yanıt oldu. Devre 1-0 bitti. 1-0 süren bir maçta, bu skorun tehlikeli olduðuna inanan futbol erbapları olarak, ikinci golü bekliyorduk. Böylesine gerilimi yüksek, hayati bir maça çıkan futbolcularımızın psikolojik durumlarını anlayışla karşılamakla birlikte, olumsuz davranışlara tepkisiz kalamayan taraftarlar da vardı. Tribün desteÄŸini arttırdığımız sýrada, Göksel'in artık ezbere bildiÄŸimiz sıfırdan ortası yine vizyona girdi. Ersen Martin, Göksel'in bu emek dolu pasını golle tamamladığında dakikalar 67'yi, skorboard 2-0'ı gösteriyordu. Futbol estetiÄŸi adına fazla olumlu görüntüler olmamasına karşın tribünler öpüşme-koklaÅŸma ritüelini yine yerine getiriyordu. Korkulu rüyanın geride kaldığı düşüncesi ekseninde yapılan tribün yorumları; "Bu iÅŸ bitti abicim" ağırlıklı idi. O da ne? Ustaların ettiÄŸi "maç doksan dakikadır" sözünü 77.dakikada Malatyaspor'lu Fazlı hatırlatmaz mı?
Defansımızın kaçırdığı Fazlı'nın golü durumu 2-1 yaptı. On dakika süren "keyfim keyif" dakikaları sonrası, hem sahada futbolcularımızda hem tribünlerde yeniden yüzünü gösteren stres, kapalının solundaki "Sosyete" tribününde Göztepe taraftarlarýnýn birbirlerine tekme-yumruk girmesine yol açan çirkin tablo ile noktalanıyordu. Rakibin defans güvenliÄŸini bırakıp, "Allah ne verdiyse" türünden atakları esnasında yakaladığımız gol pozisyonlarını kaçırışımız, 81.dakikada Mithat'ın yüreÄŸimizi aÄŸzımıza getiren, ancak ofsayt gerekçesi ile verilmeyen golü sonrası derin bir nefes alışımız dünkü maçın unutulmaz anlarıydı.
Kritik pozisyonlara iliÅŸkin dilimize yerleÅŸen " akÅŸama televizyonda bakarız" deyiminin, bu maç için asıl sahibinin Malatyaspor olacağı kesindi. Fakat akÅŸama kadar bekleyemeyen Malatya teknik direktörü Ziya DoÄŸan, yardımcı hakemin üstüne yürüdü. Kendinin kestiÄŸi cezayı uygulayamadan orta hakem Yınur Önen tarafýndan saha dışına çıkarıldı.
Uzatmalar oynanırken, santraforluğa özenen rakip kaleci Milosevski'yi, serbest vuruşta, ceza sahamızda arz-ı endam ederken gördük. Topa hakim olan Majdan, elle topu hemen Göksel'e verdi. Göksel'in topu hızla alıp, Göztepe yarı sahasından boş Malatya kalesine gönderdiği uzaktan şut ağlarla kucaklaşmasına kucaklaştı da ancak hakem top kaleye girerken son düdüğü çaldı. Dört-beş saniye sonra çalınacak bir düdük, Malatya ile karşılıklı olası averaj hesabında, Malatya'daki aleyhimize 3-1 lik skoru eşitleyecekti. Her neyse...
Özellikle Servet defansımızda sigorta olmayı sürdürüyor. Can siperane mücadelesi övgüye deðer. Mkhalele hem defansta hem ofansta arı gibi çalışıyor. Göksel sıfırdan ortaları ile futbol klasiklerimiz arasına þimdiden girdi. Ersen Martin'in gollerini sürdüreceÄŸine inancımız dünkü iki golle pekiÅŸti. Majdan hep bildiÄŸimiz gibi. Kritik kurtarışlarını alkışladık. Bu maçta Korhan için olumlu ÅŸeyler yazmak zor. Dileriz kısa sürede kendini bulur. Kenan, Erkan'a alternatif olduÄŸunu gösterdi. Metin Diyadin'in ikinci golde Göksel'i topla buluÅŸturması zerafet örneÄŸi idi. Ya diðerleri diyecek olursanız. Hepsine helal olsun. Estetik yönden beklentimizin olmadığı böylesine zor bir maçta canla baþla savaşım verdikleri için...
Dr.İrfan Asil